İSTANBUL EFSANELERİNE ÖRNEKLER



İSTANBUL EFSANELERİNE ÖRNEKLER


İSTANBUL EFSANELERİNE ÖRNEKLER

Ä°STANBUL EFSANELERÄ°NE ÖRNEKLER

 

istanbul'un KuruluÅŸu
Ä°nsanoÄŸlunun henüz yaratılmadığı günlerde yeryüzünde cinler yaÅŸarmış. Bunlar, tıpkı bugünkü insanlar gibi toplumsal bir yaÅŸayış tarzına sahiplermiÅŸ. Kendi aralarında eÄŸlenceler tertip eder, düÄŸünler yaparlarmış. Bu cinlerden birinin oÄŸlu diÄŸerinin kızına aşık olmuÅŸ. Kızın babası, kızını vermeden önce "Kendilerine dünyanın en güzel yerinde güzel bir saray yaptırılması" ÅŸartını koÅŸmuÅŸ. OÄŸlanın babası buna rıza göstermiÅŸ ve baÅŸlamış bütündünyayı dolaÅŸmaya. Baba bütün dünyayı dolaÅŸtıktan sonra dünyanın en güzel yerinin Ä°stanbul'un bulunduÄŸu bölge olduÄŸuna karar vermiÅŸ. Böylece Ä°stanbul'a çok güzel bir saray yaptırmış. Bu güzel sarayın inÅŸası bittikten sonra kızın babasına haber göndermiÅŸ. Kızın babası hem saraya hem de sarayın
yapılmış olduÄŸu Ä°stanbul'a hayran kalmış ve söz verdiÄŸi gibi kızını sevdiÄŸi gençle evlendirmiÅŸ. Onun için derler ki, Ä°stanbul dünyanın en güzel yerlerinden biri olan BoÄŸaziçi'nde
kurulmuÅŸtur.


Kız Kulesi Aşıkları Efsanesi
Afrodit'in genç ve güzel rahibelerinden biri olan Hero, Kız Kulesi'nde yaÅŸamaktaymış. DiÄŸer rahibeler gibi Here'ya da aşık olmak yasakmış. Günün birinde Afrodit'in tapınağında düzenlenen bir törene katılmak için Kız Kulesi'nden ayrılan Hero orada genç ve yakışıklı Leandros ile karşılaÅŸmış. Bu iki genç göz göze gelmiÅŸler ve birbirlerine aşık olmuÅŸlar. Hero, aÅŸkından rabibeliÄŸin gereklerini yerine getiremez olmuÅŸ. Her gece karşıyakadaki sevgilisi Leandros'a bir meÅŸaleyle iÅŸaret veriyormuÅŸ. Leandros da kuleye dönen Hero'nun hasretine artık daha fazla dayanamamış. ışığa kavuÅŸmak isteyen bir pervane gibi kendini kaybederek hemen suya atlıyor,
meÅŸaleye doÄŸru yüzüp sevgilisine kavuÅŸuyormuÅŸ. Böylece iki sevgili gizli gizli Kız Kulesi'nde buluÅŸarak hasret gideriyorlarmış Fırtınalı bir gece Leandros sevgilisi Here'ya kavuÅŸmak için meÅŸaleye doÄŸru yüzmeye baÅŸlamış. Fakat rüzgarın etkisiyle Leandros, Kız Kulesi'ne ulaÅŸamadan meÅŸale sönmüÅŸ. Genç aşık gece karanlığında nereye gideceÄŸini ÅŸaşırmış. Azgın dalgalarla baÅŸa çıkamamış ve akıntıya kapılmış. Sevgilisinin
adını inleye inleye BoÄŸaz'ın derin sularında kaybolmuÅŸ. Hero, sevgilisi Leandros'un öldüÄŸünü anlayınca onun ardından kendisini BoÄŸaz'ın derin sularına bırakmış. Böylece Kız
Kulesi'nin etrafını kaplayan BoÄŸaz'ın derin suları iki aşığın birbirlerine kavuÅŸtukları yer olmuÅŸ.


Tavadan Sıçrayan Balıklar Efsanesi
Bir Bizans inanışına göre Bizans'ta büyük bir felaket olacağı
zaman tavada kızartılan balıklar denize dönmek isterlermiÅŸ.
Buna ait bir efsane de ÅŸöyle anlatılır: Ä°stanbul'un fethedildiÄŸi
gün Balık lı Manasrın'ndaki Rum papazları tavada balık kızartmaktaymışlar.
Bu sırada bir haberci kendilerine İstanbul'un
fethedildiÄŸini ve Türklerin kale kapılarından içeri girdiklerini
söylemiÅŸ. Papazlar eski inanışa göre balıkların tavadan atlamaları
gerektiÄŸini söylemiÅŸler ve bakışlarını tavaya çevirmiÅŸler.
O anda balıklar yarı piÅŸmiÅŸ halde tavadan çıkıp yakındaki
ayazmaya atiayınca papazlar dehÅŸet içinde kalmışlar.


Mahmutpaşa Camii'nin Yapılış Efsanesi
Fatih Sultan Mehmed'in sadrazamı olan Mahmud Paşa,
Ä°stanbul'un fethinden sonra cami yaptırmak için PadiÅŸah'tan
izin istemiÅŸ, padiÅŸah da çok sevdiÄŸi sadrazamının bu isteÄŸini
kabul etmiÅŸ. Böylece cami inÅŸaatı baÅŸlamış. Caminin temeli
kazılırken temelden iki büyük küp altın çıkmış. Mahmud
Paşa durumdan padişahı haberdar ettiğinde padişah: "Altınların
tamamı senin olsun!" diye buyurmuş. Mahmud Paşa da
padiÅŸahın bilgisi dahilinde bu altınları cami inÅŸaatında çalışan
usta ve iÅŸçilere dağıtmış. Mahmud PaÅŸa'nın isteÄŸi üzerine
usta ve iÅŸçilere hiçbir zorluk çektirilmemiÅŸ, rahat rahat çalışmışlar
ve cami altı yılda bitirilmiş.
Cami bittikten sonra bir gün Mahmud PaÅŸa etrafındakilerle
birlikte camiyi ziyarete gelmiÅŸ. Mihrap önünde otururken uykuya
dalmış. Rüyasında Peygamberimizi görmüÅŸ. Peygamberimiz
ona müjdeli haberler vermiÅŸ. Uykudan uyandıktan sonra:
"Caminin temelinden çıkan altınların kalanını getirin!"
diye emir vermiÅŸ. Altınları getirip Mahmud PaÅŸa'nın önüne
koymuÅŸlar. Altınlardan bir avuç alarak yanında bulunanlara
hitaben: "Sizler ÅŸahit olun, Allah'ın ı.ooı ismi üzerine yemin
ederim ki avucumdan ne kadar altın çıkarsa o kadar altını her
yıl Medine fakirlerine vakfedeceğim" demiş. Paşanın avucundaki
altınlar sayıldığında ı.ooı altının çıktığını görmüÅŸler.
Bundan dolayı her yıl düzenli bir ÅŸekilde Mahmud PaÅŸa'nın
vakfından Medine fakirlerine ı.ooı altın gönderilmiÅŸ.

KARALARlN VE OENiZLERiN SULTANI iSTANBUL
yky yayın...