ALÄ° ULVÄ° ERSOY



1924 yılında İstanbul, Üsküdar’da doğdu. Balıkesir Öğretmen Okulu ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünde eğitim gördü.


ALÄ° ULVÄ° ERSOY

“Mizah: GeçmiÅŸi, geleceÄŸi ile zaman içindeki halkın ortak saÄŸduyusunun öncüsü olarak ‘gülünç’ olmaktan kurtarır toplumunu. Yönetici ile yönetilenin amaçta ve araçta birlik olmasını saÄŸlayan çaÄŸdaÅŸ toplumun ön koÅŸullarını hazırlar ve bu iÅŸlevini büyük bir alçakgönüllülükle gülümseyerek yerine getirir.”(1)
Mizah anlayışını kendi cümleleriyle yukarıya aldığım 1950 KuÅŸağı’nın önde gelen karikatürcüsü Ali Ulvi Ersoy artık yaÅŸamıyor. 30 Ocak 1998 de aramızdan ayrılan Ali Ulvi, Cumhuriyet gazetesinde çalışıyordu. O, Cumhuriyet gazetesinde 1950 yılından beri günlük karikatürler çizerek adeta gazetenin ayrılmaz bir parçası olmuÅŸtu. Dünyanın hiçbir yayınorganında böyle bir çalışan var mıdır acaba? Cumhuriyet’teki çalışmasına sadece 1957-59 arası Amerika’ya gittiÄŸi için ara verdi. Ona zaman zaman bazı büyük gazetelerden transfer teklifleri de geldi, Cumhuriyet’teki kazandığından kat kat fazla paralar teklif edildi. O ise “Cumhuriyet dışında benim mizah anlayışıma uyacak gazete göremiyorum” diyerek bu teklifleri hep geri çevirdi.

Ali Ulvi Ersoy; her konu ile ciddi olarak ilgilenen, merak ettiÄŸi her konuyu araÅŸtıran ve sürekli kitap okuyan bir kiÅŸiydi. Moleküler biyoloji, atom fiziÄŸi, felsefe, ekonomi, tarih, din, sosyoloji, sanat... Tüm bu alanları kapsayan kitapları okur ve ilgilenen birini bulunca ayrıntılarıyla tartışırdı. O, “karikatür sanatçısının bu konuları çok iyi bilmesi gerekir” derdi.

Pek çok kiÅŸi eÄŸik-bükük çizimleri, anatomisi bozuk tipleri dergi ve gazetelerde görünce, karikatür çizmenin ne kadar basit olduÄŸunu, bu iÅŸi herkesin yapabileceÄŸini söylemeye cesaret edebilir. Oysa sayfalar dolusu kağıda binlerce sözcükle yazılan bir makale yerine geçebilecek o çizgiler; her babayiÄŸidin harcı deÄŸildir. Öyle olsaydı, bu gün dünyada profesyonel anlamda karikatür çizenlerin sayısı 5000 civarında kalmazdı.

Ali Ulvi Ersoy’un kum saati ile ilgili bir karikatürü yayınlanmıştı. Bu karikatürden yola çıkarak Melih Cevdet Anday Cumhuriyet gazetesinde bir yazı yazdı.(2) Yazı; hem Ali Ulvi’nin karikatürünü çözümlemeye çalışıyor, hem de devekuÅŸu ile kum arasındaki iliÅŸkinin ne anlama geldiÄŸini anlatmaya çalışıyordu. “Çölde zamansızlığı simgeleyen kum, bir tuhaf ölçeÄŸin buyruÄŸunda zamanın ta kendisi olup çıkıyor ve ÅŸimdiye deÄŸin boÅŸ yere alay edilen, ne kuÅŸ ne deve, bir hayvan, kumun bu baÅŸdöndürücü nitelik deÄŸiÅŸtirmesi karşısında, varlığının gerçek özünü yitiriyor...

...Gözümüzün önünde pek açıkça olanı biteni göremeyiz biz, çünkü kum fırtınası gibidir olaylar, yüzümüzü örter. Sanatçı onları zamanın hunisine koydu mu, gözümüz açılır. Abartma deÄŸil, indirgeme. Karikatür bu indirgemeyi en iyi baÅŸaran sanattır bence.”

Kısa bir alıntı yapılan bu makalenin tamamı binyüz yetmiÅŸ sözcükten oluÅŸmaktadır. 12 punto büyüklüÄŸünde bir yazı ile normal kitap boyutundaki bir sayfaya ortalama 250 sözcük sığdığına göre, bu yazı 4.5 sayfa demektir. Ali Ulvi, Melih Cevdet’in 4.5 sayfada anlattığı konuyu, karikatürle yarım sayfaya sığdırabilmiÅŸtir.

Günümüzde karikatürü ikiye ayırarak deÄŸerlendirmek doÄŸru olur. Ä°lki; yazısı bol, abartılı, eÄŸlenceye yönelik, kalıcılığı olmayan mizah dergilerinde örnekleri çok olan tür, ikincisi; yazısız, fazla abartmayan, güldürmekten çok düÅŸündürmeye yönelik çizilen, uzun ömürlü “sanat karikatürü” diyebileceÄŸimiz tür. Buna kimileri “humoristik desen”, kimileri de “grafik mizah” adını vermektedir. Ali Ulvi Ersoy daha çok ikinci türden karikatür çizen bir sanatçıydı. Üstelik gazete karikatürcüsü olmanın verdiÄŸi dezavartajdan bile fazla etkilenmiyordu. Onun Cumhuriyet gazetesinde çizdiklerinin bir bölümünü bile izleyenler, (elli yıldır çizdiklerinin tümünü izlemeye gerek olmadan) ne denli derin düÅŸüncelere sahip bir kiÅŸilik olduÄŸunun farkına varacaklardır.

Ali Ulvi Ersoy, karikatürü diÄŸer sanat kollarından daha ayrıcalıklı görmüÅŸtü hep. “Sanatta biçim, sadece bir istif, bir yerleÅŸtirmedir. Daha saÄŸlam ve kapsamlı deyimle ‘kurgu’dur. Sanatta öz ise, konu ya da anlatılan ÅŸey deÄŸil, sadece ve sadece sanatçının konusunu algılayışıdır. Ä°çerik de sanatçının konusundan aldıkları ile konusuna kattıkları. O kadar. Gelelim karikatüre. Karikatürcü önce konusunu ‘mizah’la biçimlendirir. Sonra da mizahla biçimlenen konuyu ikinci kez çizgiyle biçimlendirir. Birinciye ‘iç biçim’, ikinciye ‘dış biçim’ diyelim. Kalıcı anlamdaki iyi karikatürde bu iki biçim amaçtır. Yani kalıcı karikatür kendi dört köÅŸesi içinde, kendi mizah ve çizgiögeleri arasındaki iliÅŸkiden, anlatış biçiminden alır güzelliÄŸini. Bu yüzden kalıcıdır.”(3)

Onu karikatürleriyle tanıyanlar kuÅŸkusuz hep takdirle anacaklardır. Oysa insancıl yanıyla yüz yüze gelenler, onun felsefesini, olayları yorumlayışını, ilgi alanlarını doÄŸrudan kendi aÄŸzından öÄŸrenenler hayranlıklarının ne denli katmerleÅŸtiÄŸini farkedip, bir baÅŸka türlü anacaklar.

Ben onu yüz yüze tanıyanlardan biriyim. Bu biçimiyle tanımanın zevkini, gururunu tatdığım için çok ÅŸanslı olduÄŸumu düÅŸünüyorum. Onu ilk kez EskiÅŸehir’e geldiÄŸinde tanımıştım. Anadolu Üniversitesi’nin daveti üzerine gelip bir de konuÅŸma yapmıştı Ä°letiÅŸim Fakültesi öÄŸrencilerine. Sonra Ankara’da “Yılın Karikatürcüsü” seçildiÄŸi zaman biraradaydık. Dört gün boyunca birçok özelliÄŸini gördüm. Evinde yıllarca tuttuÄŸu, bir iki arkadaşıyla birlikte gerçekleÅŸtirdiÄŸi çizgi filmlerini Anadolu Üniversitesi’ne vermek istediÄŸini söylemiÅŸti. Üniversitemizi çok beÄŸendiÄŸini, karikatür ve çizgi filmin ders olarak üniversite öÄŸretim programına alınmasından duyduÄŸu mutluluÄŸu belirtmiÅŸti. Üniversitemize verdiÄŸi filmler, ulusal çizgifilm tarihimiz için önemli belge niteliÄŸi taşımaktadır.

Ali Ulvi Ersoy; çizginin ÅŸairiydi. Çizginin ÅŸiirini yaratıyordu. “Åžiir; bilinen sözcüklerle, bilinmeyen sözler yaratma sanatıdır” demiÅŸ Melih Cevdet. Oysa sözcükler üzerinde oynayarak sanat yaptıklarını belirten çok insan var ortalıkta. Karikatür de öyle. Kimileri çizgi ile oynuyor, Ali Ulvi’ler ise bunun sanatını yapıyor.

Ali Ulvi Ersoy yine de çizdiÄŸi karikatürlerin tamamının sanat eseri olmadığına inanıyordu. Özellikle günlük bir gazetede her gün sanat yapmanın olanaksızlığından söz ediyordu. “Karikatür; bir grafik sanatıdır. Ä°tinalı çizgi ister, iyi bir kurgu ister” derdi. “Benim yapmak istediÄŸim, karikatüre kalıcı bir ÅŸey yüklemek. Yani mizah ve resim sanatının getirdiÄŸi ilkelerle geleceÄŸe kalacak bir mizah yapmak...” O bunları söylüyordu ama gelecek için bir kitap bile yayınlayamamıştı. YaÅŸamı boyunca hiç kiÅŸisel sergi açmamıştı. Neredeyse gazete sayfalarında kaybolup gidecekti. 1996 yılında Karikatür Vakfı, onu “Yılın Karikatürcüsü” seçti ve bir kitabını yayınladı. Åžimdi elde kalan yalnızca o kitap...

“Ä°yi karikatürlerimi seçip kitap yapmam gerek” diyordu. “Daha zaman var, yaparız” diyerek tüm teklifte bulunanları geri çeviriyordu. Galiba öleceÄŸini hiç düÅŸünmüyordu. Çizecekleri bitmemiÅŸti daha...

O, artık yok. Cumhuriyet’teki yeri boÅŸ kaldı. Aradan bir yıl geçtiÄŸi halde kimse o yeri doldurmaya cesaret edemiyor.

ALÄ° ULVÄ° ERSOY

1924 yılında Ä°stanbul, Üsküdar’da doÄŸdu. Balıkesir ÖÄŸretmen Okulu ve Ankara Gazi EÄŸitim Enstitüsü Resim Bölümünde eÄŸitim gördü.

Ä°lk karikatürü 1940 yılında, Mehmet Faruk Gürtunca’nın çıkardığı “Çocuk Sesi” dergisinde yayınlandı. 1940 - 1941 yıllarında Cemal Nadir’in öÄŸrencisi olarak “ArkadaÅŸ” dergisinde çalıştı. 1947 - 1949 yılları arasında “Kahkaha”, “Mizah”, “Karikatür” dergilerinde çizerlik yaptı.

1950 yılında Cumhuriyet gazetesinde günlük karikatürler çizmeye baÅŸladı.

1957-1959 yılları arasında Amerika’da “Twenty Century Fox” film ÅŸirketinde, “Schlaifer”, “Field Stone” stüdyolarında film afiÅŸleri ressamlığı yaptı. New Yorker, Saturday Evening Post, Look, Esquire, Punch ve Times Book Section’da karikatürleri yayınlandı.

1959 yılında Cumhuriyet gazetesine döndü. 1960 sonrası gazeteciliÄŸin yanı sıra canlandırma, reel film çalışmaları ve “Piri Reisin Amerika Haritası” filmini yaptı. Ä°stanbul Üniversitesi Psikiyatri KliniÄŸi için belgesel ve yarı belgesel filmler hazırladı. Yalçın Çetin ve Tonguç YaÅŸar’la “Evliya Çelebi” adlı iki çizgi film gerçekleÅŸtirdi.

Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı yarışmalardan çeÅŸitli karikatür ödülleri kazanan

Ali Ulvi Ersoy 30 Ocak 1998 tarihinde Ä°stanbul’da öldü.

EK: Ali Ulvi Ersoy’un Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve Melih Cevdet Anday’ın “Kum Saati” baÅŸlıklı yazısına konu olan karikatürü.

KAYNAKÇA

(1) ERSOY, Ali Ulvi. “Kapalı Devrede Mizah”, Karikatürler, Ali Ulvi, Karikatür Vakfı Yayını, Ankara; 1996.

(2) ANDAY, Melih Cevdet. “Kum Saati”, Cumhuriyet gazetesi, Ä°stanbul; 19.11.1982.

(3) ERSOY, Ali Ulvi. “Gazete Karikatürü, Karikatür ve Sanat Üstüne Aykırı DüÅŸünceler”, Karikatürler, Ali Ulvi, Karikatür Vakfı Yayını, Ankara; 1996.

* 30 Ocak 2000 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmıştır.