Çınarlı Camii



Boğaz içinde, Çengelköyünde, iskelenin Beylerbeyi cihetinde ve hemen yanıbaşında İstanbul’un en ulu, en azametli çınar ağaçlarından birinin altındadır.


Hamdullah Paşa Çınarlı Camii

Hamdullah PaÅŸa ( Çınarlı Camii )

174. Osmanlı Sadrazamı ve Kaptan-ı Derya Abdullah adıyla da tanınır.Çengelköyü iskelesi kayıkçılarından Safranbolulu Yalnızkürek Ali Dayının oÄŸlu olarak dünyaya gelmiÅŸ, babasının yanında kayıkçılık etmiÅŸ, yıllarca denize kürek sallamış, yirmibeÅŸ yaÅŸlarında iken sarayı humayum hamlacılar ocağına girmiÅŸ evvela saltanat kayığında, sonra tebdil kayığında kürek etmiÅŸ, bu ocakta kademe kademe yükselerek 2.Mahmut’un cülusunda 1808-1809 yılları arasında Bostancı başı olmuÅŸtur. Bostancı başılıkta da yedi sene yüzakı ile hizmet etmiÅŸtir.

Vakanüvislerin o devri tasvir eden diliyle Abdullah aÄŸa erazil ve hayta güruhunun anladığı dili pek iyi bildiÄŸinden gürleyen sesi hiddet, ÅŸiddet ve heybetiyle ÅŸehir eÅŸkiyasını penç-i kahrında titretmiÅŸ ve halk arasında büyük bir ÅŸöhret kazanmıştır. Fakat meÅŸekkat ve mihnetle geçen yıllar vücudunu yıprattığı için arzu ettiÄŸi gibi hizmet edemiyeceÄŸini görünce azlini rica etmiÅŸ. Åžubat 1815 de maiÅŸetine yetecek bir nan pare ile Çengelköyündeki evine çekilmiÅŸtir. Ancak birkaç gün sonra BaÅŸbakikulluÄŸu mensubuna tayin edildi. Bir sene sonra Sipahi Silahdar AÄŸalıpına tayin edilmiÅŸ H.1234 ( M.1818-1819) da büyük Mirahur ve aynı yılın Ramazanında Vezirlik Rütbesi ile kapanı Derya olmuÅŸtur. Bu vazifede de o zamanlar kabadayılıkları ve türlü rezaletleri, edepsizlikleri ile meÅŸhur kalyoncı neferlerini zapturapt altına almıştır. Fakat tekrar hastalanmış H.1236 Saferinde (M.1820) yine azlini rica etmiÅŸtir. Bundan sonra Kütahya ve Afyon sancakları kendisine verilmek suretiyle Ä°stanbul boÄŸazı sahil muhafazasına memur edilmiÅŸtir. H.1238 Saferinde ( M.1822) huzur-ı humayuna celb edilerek kendisine mühr-ü hümayun verilmiÅŸtir. Hamdullah paÅŸa devlet iÅŸlerine müdahalesiyle sadrazamları eÄŸlenceye alan niÅŸancı Halit Efendinin katli için ferman almadıkça mührü hümayunu kabul edemiyeceÄŸini arz etmiÅŸ, ÅŸartında ısrar etmesi üzerine Sultan Mahmud, Halet Efendiyi fedaya mecbur kalmış, Hamdullah paÅŸa PadiÅŸahtan Halet Efendinin Konya’ya sürgün fermanını aldıktan sonra 10 Kasım 1822 tarihinde hacı Salih PaÅŸanın yerine sadrazam tayinini kabul etmiÅŸtir. Arkasındada Konya Valisi Galip PaÅŸaya, ihtirasatıyla devlet bünyesinde derin yaralar açmış olan Halet Efendinin idam fermanını göndermiÅŸtir.

Sadareti zamanında, Tophanede çıkan yangında gösterdiÄŸi gayret üzerine PadiÅŸahın takdirini kazanmış ancak Yeniçerilerin zaptı hususunda gevÅŸek davranması sebebiyle dört aylık bir sadrazamlık görevinden sonra 10 Mart 1823 de azledilerek Ä°zmit sancak beyliÄŸine gönderildi burada hastalığı daha fazlalaÅŸtı ve 15 Aralık 1823 tarihinde vefat etti.

Bostancıbaşı Hamdullah paÅŸa dürüst, çalışkan ve hayırsever bir kimse idi. Asileri ve kötü insanları aman vermeden tepelediÄŸi için “Deli” lakabı ilede meÅŸhur olmuÅŸtur.

Vak’a nüvis diliyle “keçe kitabı görmüÅŸ, levendname okumuÅŸ eski babayiÄŸitlerden, tavrı levendane, tarzı eÅŸbehane, edepsiz güruhun gözünü doldurmuÅŸ, kendini halka iyi bildirmiÅŸ cesur, sadık ve istikamet sahibi irtikap ve rüÅŸvet bilmez iffetine ve namusuna imza olunmuÅŸ vir Vezire sade dil ve saf yaradılışlıydı.” ( RAHMETULLAHÄ° ALEYH )

 

HAMDULLAH PAÅžA ( ABDULLAH PAÅžA )ÇINARLI CAMÄ°Ä°

BoÄŸaz içinde, Çengelköyünde, iskelenin Beylerbeyi cihetinde ve hemen yanıbaşında Ä°stanbul’un en ulu, en azametli çınar aÄŸaçlarından birinin altındadır.Halk aÄŸzında o aÄŸaca nisbetle anıla gelmiÅŸtir.Hadikatül Cevami adlı eser,  “Çengel Karyesi Mescidi” maddesi içinde ÅŸu satırlar ile bahsediyor. “Mezkur Çengel Karesi Ä°skelesinde Kaptanıderya Abdullah paÅŸa dahi 1932 senesinde ( 1818-1819 ) cemi-i levazımatı mükemmel olarak bir camii ÅŸerif binasına muvaffak olmuÅŸtur. MüÅŸarun iley kariye mezbure ahalisinden bir kimsenin oÄŸlu olup 1938 saferinde ( 1822 ) Sadrıazam olmuÅŸ aynı yıl içinde azledilip Ä°zmitte vefat etmiÅŸdir, ismi Hamdullah olup, Abdullah denmekle ÅŸöhret bulmuÅŸdur.”

Son cemaat yeri ve kadınlar magili müezzin maksuresi olmayan adeta geniçce bir oda halinde küçük bir Camidir, Müstakil planlı olup, dört kagir duvar üzerine çekilmiÅŸ kiremit örtülü ahÅŸap bir çatıdan ibarettir. Bodur ahÅŸap minaresi çatının bir köÅŸesine kondurulmuÅŸ olup 1964 Temmuzunda filiz yeÅŸiline boyanmış bulunuyordu.

Ulu çınarın ulu dallarının altı bir meydancık olup, Mescidin bu meydancığa açılan kapusundan hemen ibadet sahnına girilir. En geride ahÅŸap bir set üstü Müezzin maksuresi hizmetini görür. Caminin meydana bakan cephesinin bir köÅŸesinde klasik uslup da kitabesiz bir akar çeÅŸme ile cami kapusu arasınada beÅŸ adet abdest musluÄŸu konmuÅŸtur. Kapudan girilince hemen soldan iki iki küçük ahÅŸap merdivenle minareye çıkılır ki bu merdivenlerden ikincisi ÅŸakuuli denilecek kadar gayet dik konmuÅŸ çubuk basamaklı bir merdivendir.

Bu camicik ilk olarak 1835 tarihinde restore edilmiÅŸ, 1963 yılında baÅŸta Ä°nebolulu Hacı Mustafa Telli olmak üzere halkında yardımı ile tamir görmüÅŸ olup kapusunada bir marangoz para almadan yapmıştır.Ba’dehu 1970 de Camiye Ä°mam olarak tayın edilen Kemahlı Nurettin MenekÅŸe zamanında Caminin çevresindeki iÅŸgal olunan yerler yedi senelik bir çabadan sonra temizlenip Cami 73 (m2) metre kareden, 170(m2) metre kareye Ä°mamın öncülüÄŸünde hayırsever cemaatın desteÄŸi ile büyümüÅŸ olup, minaresi saç, ÅŸerefesi de çinko ile kaplanmıştır.

Çınarlı Camii köyiçinden görülmez küçük yapısı ve bodur minaresiyle bir sıra dükkanın ardında kalmıştır.Meydancığa dolayısıyla camiye iki aralık sokaktan gidilir ki, isimleri Çınarlı Camii sokağı ve Pazarkayığı sokağıdır.

Ulu Çınar denize doÄŸru uzanmış alt dalı üçer dörder adım arayla sekiz dokuz iri kütük üstünde durmaktadır.Ömrü belki de on asrı aÅŸmış olan ve hala hayatiyetini muhafaza edip bahar mevsiminde yeÅŸeren bu tarihi çınarın arkasında bostancı başı Abdullah aÄŸanın (paÅŸanın) hayır eseri ÅŸirin bir Mescit bulunmaktadır ki, zikrettiÄŸimiz üzere H.1934 ( M.1819) da Ä°nÅŸa edilmiÅŸtir.Bu camii meydancığın bir kenarını dolduran kırmızı aşı boyalı eski bir ahÅŸap yalı ile yaşıttır.Bu yalı deli Abdullah paÅŸanın hatta belkide babası Yalnızkürek Ali Dayının yalısıdır.