HACI MEHMET PAÅžA YALISI (DÄ°REKLÄ° YALIKAPTAN PAÅžA YALISI)



alının adı 1815 tarihli Bostancıbaşı Defteri'nde şu şekilde geçmektedir: "Balaban İskelesi... Şemsi Paşa Cami-i şerifi - Kapudan-ı Derya-yı sabık Hacı Mehmet Paşa Yalısı - Ayazma Kasrı Hümâyunu (Şerefâbâd Kasrı)" Buradan da anlaşılacağı üzere yalı, Şemsi Paşa Camii ile Şerefâbâd Kasrı arasında ve Şemsi Paşa Caddesi'nin sol köşesinde idi.


HACI MEHMET PAÅžA YALISI (DÄ°REKLÄ° YALIKAPTAN PAÅžA YALISI)

Yalının adı 1815 tarihli Bostancıbaşı Defteri'nde ÅŸu ÅŸekilde geçmektedir: "Balaban Ä°skelesi... Åžemsi PaÅŸa Cami-i ÅŸerifi - Kapudan-ı Derya-yı sabık Hacı Mehmet PaÅŸa Yalısı - Ayazma Kasrı Hümâyunu (Åžerefâbâd Kasrı)" Buradan da anlaşılacağı üzere yalı, Åžemsi PaÅŸa Camii ile Åžerefâbâd Kasrı arasında ve Åžemsi PaÅŸa Caddesi'nin sol köÅŸesinde idi. Yalının boÅŸ arsası üzerinde bugün kır kahvesi bulunmaktadır. Yalıdan günümüze, ince tuÄŸla hatıllı olarak yaptırılmış iki mahzen gelebilmiÅŸtir. Bostancıbaşılıktan vezaret payesiyle kaptan-ı derya olan Mehmet PaÅŸa Ä°zmirli'dir. 10 Ramazan 1221 (21 Kasım 1806)'da kaptan-ı derya olmuÅŸsada 19 ay sonra azledilmiÅŸtir. Azlinden sonra Hotin Muhafızlığı'na gönderilmek istenmiÅŸ fakat gitmediÄŸinden Bursa'ya sürülmüÅŸtür. Bir müddet sonra af edilen Mehmet PaÅŸa BoÄŸaz muhafızlığına atanmış ve 23 Rebiyülâhir 1224 (7 Haziran 1809)'da da ikince defa kaptan-ı deryalığa getirilmiÅŸtir. Yedi ay sonra azledilen PaÅŸa'nın, Bursa'da oturmasına izin verilmiÅŸti. Kendisinin denize dayanamadığı ve hatta fırtınalı havalarda kendinden geçecek kadar deniz tuttuÄŸu söylenir. AhÅŸap büyük yalının iki tarafındaki bölmeler direkler üzerine oturtulduÄŸu için halkın Direkli Yalı dediÄŸi Kaptan PaÅŸa Yalısı 1926 tarihlerinde yıktırılmıştır. Sedat Elden Bey'in KöÅŸkler ve Kasırlar adlı eserinde yalının yeri ve ÅŸekli açıkça görülmektedir. Yalı yıkılmadan evvel "küberadan (büyükler, ulular) Tevfik Bey'indi. Bu zat, Beytülmal (maliye hazinesi) Müdürü Hüsnü Efendi'nin damadı olan, MeÅŸrutiyet'ten (1908) sonra bir ara mabeyincilik, sonra Halep valiliÄŸi eden Galip Bey'in pederidir." Yalı, en heyecanlı ve korkulu anlarını Sarıklı Ä°htilalci Ali Suavi Vak'ası sırasında yaÅŸamıştır. Suavi (1839-1878), 22 Mayıs 1867'de Ä°stanbul'dan Marsilya vapuru ile Avrupa'ya kaçmış ve orada 1876 Ekimine kadar kalmıştı. 19 Eylül 1876'da Paris'te, uÄŸrunda bunca savaÅŸ verdiÄŸi meÅŸrutiyet aleyhinde yazdığı bir makale üzerine II. Abdülhamit tarafından af edilmiÅŸ ve Türkiye'ye dönmesine izin verilmiÅŸti. Ä°stanbul'a geldikten sonra Sultan Abdülhamit'in has müÅŸaviri olmuÅŸ ve daha sonra da, EÄŸinli Said PaÅŸa vasıtasıyla Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi) müdürlüÄŸüne atanmıştı. Fakat bu uzun sürmemiÅŸ ve hakkında yapılan dedikodular üzerine 10 Aralık 1877 tarihinde bu görevden uzaklaÅŸtırılmıştı. Mekteb-i Sultanî'den, yanında karısı, Ä°ngiliz Madam Marie bulunduÄŸu halde ayrılan Ali Suavi, ÅžemsipaÅŸa'daki Direkli Yalı'yı kira ile tutarak yerleÅŸmiÅŸti. Bu sırada Üsküdar'ın Sultantepesi'nde oturan Süleyman Asaf Sopasalan ile tanıştı. Süleyman Asaf Bey, reisü'l-küttaplıkta ve Bosna ve Mısır valiliklerinde bulunan Vezir Sopasalan Kâmil Ahmet PaÅŸazâde Rumeli Valisi Koca Hakkı PaÅŸa'nın torunu ve Bursa Valisi Ahmet Ä°zzet PaÅŸa'nın oÄŸludur. Ve Sokollu Mehmet PaÅŸazâde Vezir Ahmet PaÅŸa'nın soyundandır. Asaf Bey, 1841'de BaÄŸdat'ta doÄŸmuÅŸ ve 16 Rebiyülâhir 1331 (25 Mart 1913)'te Sultantepe'deki evinde vefat etmiÅŸtir. Kâmil Ahmet PaÅŸa, Üsküdar'da "Bandırmalı Åžeyh Yusuf Efendi merhumun zâviye-i reÅž'ası- nı ta'mir ve tevsi edüb kurbünde olan türbesini tecdîd-i küllî ile hüsn-i nizam vermiÅŸtir." Ali Suavi ve Süleyman Asaf Bey, ÅžemsipaÅŸa'daki bu yalıda, II. Abdülhamit'i devirmek ve Sultan Murat'ı yeniden tahta çıkarmak maksadıyla 'Üsküdar Cemiyeti' adıyla bilinen bir cemiyet kurmuÅŸlardı.