ÃœSKÃœDAR'DA ADALET TARÄ°HÄ° MÃœZESÄ°



Üsküdar Belediyesi geçtiğimiz günlerde düzenlediği bir sempozyumda, yeni açılacak bir müzenin müjdesini verdi.


ÃœSKÃœDAR'DA ADALET TARÄ°HÄ° MÃœZESÄ°

Üsküdar Belediyesi geçtiÄŸimiz günlerde düzenlediÄŸi bir sempozyumda, yeni açılacak bir müzenin müjdesini verdi. Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi açılacak ve yaklaşık 500 sene önce yaÅŸanmış bir olay, ses ve ışık efektleriyle burada yeniden canlandırılacaktı. Üsküdar Meydanından Ahmediye’ye doÄŸru yüründüÄŸünde saÄŸdan üçüncü sokağın içindeki kırmız taÅŸ binada yapılacaktı müze. Åžimdi daracık bir sokağın içine sıkıştırılmış bulunan bu taÅŸ bina iÅŸte o zaman Hızır Beyin kendisini savunması için devrin padiÅŸahını davet ettiÄŸi mahkeme salonunun bulunduÄŸu binaydı. Bir ÅŸikayet vardı. Åžikayet edilen padiÅŸah da olsa, adaletin kılıcı keskindi ve haklıdan yanaydı. O zaman kim haklı kim haksız ortaya konmalıydı. PadiÅŸah bu emre itaat etti. GittiÄŸinizde göreceÄŸiniz merdivenler yenilenmiÅŸ olsalar da salon aynen duruyor. Bu salona girmek için merdivenlerden ağı ağır çıktı, kadının karşısına geçip mimara karşı savunmasını yaptı. Suçlu bulundu. Mimarı, muhakeme etmeden elini kestirmiÅŸti. Mimar gördükleri karşısında büyük bir ÅŸaÅŸkınlık geçiriyor, bir türlü inanamıyordu yaÅŸadıklarına. Çünkü Hızır bey, Fatih Sultan Mehmet’in de suçlu bulunduÄŸu için aynı cezayla cezalandırılmasına kara vermiÅŸti. Elleri kesilecekti. Rum mimar, kadının eline ayağına sarıldı. Davadan vazgeçtiÄŸini, Osmanlı’nın Adaleti karşısında ne diyeceÄŸini bilemediÄŸini söyledi. Davacı, davadan vazgeçince karar deÄŸiÅŸti, padiÅŸah yüklü bir tazminata mahküm edildi ve bu mahkemede yaÅŸananların hepsi tarihin muhteÅŸem sayfasındaki yerini aldı. 


Mahkeme Binası, 1941 yılında Ä°smail Hakkı Konyalı tarafından incelenip rapor edilmiÅŸ. Bu tarihte te bir Avukatın mülküymüÅŸ ve iÅŸ yeri olarak kullanılıyormuÅŸ. Konyalı, binanın asaletinden etkilendiÄŸini yazıyor raporunda. DuruÅŸma salonunun demir kapısının ve pencere sövelerinin mermerden olduÄŸunu buraya 25 basamaklı bir merdivenle çıkıldığını, merdivenin sağında ve solunda bulunan tonoz örtülü odaların mahkeme zamanında muhtemelen hapishane olarak kullanıldığını ve binada herhangi bir kitabe bulunmadığını yazıyor. Bina günümüze o kadar güzel korunarak gelmiÅŸ ki gördüÄŸünüzde çok mutlu olacaksınız. Åžimdi bu sahne canlandırılacak, diÄŸer odalarda da adaletle ilgili objeler sergilenecek. Müzenin açılışı önümüzdeki günlerde yapılacak.

Rum Mimar Khristodoulos, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun adaleti karşısında ne diyeceÄŸini bilemedi. Saygı duydu ve müslümanlığı seçip Atik Sinan PaÅŸa adını aldı. 
 

Fatih Sultan Mehmet’in, 1453 yılında Ä°stanbul’u fethetmesiyle, orta çaÄŸ kapanıp yeni çaÄŸ açılmıştı. Çağı deÄŸiÅŸtiren sultan, bir hayli harap durumda bulunan Constantionopolis’ten yaratacağı Ä°stanbul için çalışmaya baÅŸladı.

Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi
Bir PadiÅŸah, bir kadı ve bir mimarın buluÅŸtuÄŸu öykü 

Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında Ä°stanbul’u fethetmesiyle, orta çaÄŸ kapanıp yeni çaÄŸ açılmıştı. Çağı deÄŸiÅŸtiren sultan, bir hayli harap durumda bulunan Constantionopolis’ten yaratacağı Ä°stanbul için çalışmaya baÅŸladı. En yakınında Rum mimarı Khristodoulos vardı. Sultanla mimar iyi anlaşıyorlardı. Hatta Fatih, mimarının bir ricasını kırmamış, Balat’ta bulunan MoÄŸolların Meryemi Kilisesi’nin, var olduÄŸu sürece kilise olarak kalması yolunda sonradan gelen padiÅŸahların da uyacakları bir ferman yayınlamıştı. Åžehri bayındır bir hale getirmek için de kolları sıvamış, Trabzon ve Sinop dolaylarından 5.000 taÅŸ iÅŸçisini aileleriyle birlikte Ä°stanbul’a getirtip iskan ettirmiÅŸti. 

Ä°stanbul’un ilk kadısı Hızır Bey 

Fatih, ÅŸehrin sadece imarı ile uÄŸraÅŸmadı. Ä°lk Ä°stanbul kadısının da atanmasını saÄŸladı. Bursa Müderrisi  Hızır Bey, ÅŸehrin ilk kadısı olarak atandı. Geçimlik olarak kendisine Kadıköy bölgesi verilmiÅŸti, zaten bölgenin isim hikayelerinden bir tanesi de buradan gelmektedir.

PadiÅŸahı, mimarının elini kestirmeye götüren olay 

Fatih Sultan Mehmet, fethin üzerinden yaklaşık on sene geçtikten sonra, mimarını çağırtıp, ÅŸanına yaraşır bir cami yapmasını emretti. Malzemeyi teslim edip yer gösterdi. Bizans’ın en önemli kiliselerinden olan ama o sırada harap bir halde bulunan Havariun’un bulunduÄŸu yerde, Ayasofya’dan daha görkemli bir cami istiyordu. Khristodoulos çalışmaya baÅŸladı, camiyi bitirip, açılış için padiÅŸahını davet etti. Fatih, büyük bir heyecanla geldi ama neye uÄŸradığını ÅŸaşırdı. Fatih Camisi, Ayasofya’dan daha küçük olarak inÅŸa edilmiÅŸti. Mimar, Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük bir kubbenin inÅŸası için kendisine teslim edilen yüksek mermer sütunları keserek kısaltmış, küçük kubbeli bir cami inÅŸa etmiÅŸti ve bütün bunlar padiÅŸahın bilgisi dışında yapılmıştı. Sultan çılgına döndü. Öyle sinirlendi ki, sütunları kestiren sevgili mimarının elinin kesilmesini emretti. PadiÅŸahın emri bir çırpıda yerine getirildi. Rum kökenli devÅŸirme mimar, art niyetli olmadığını, daha büyük kubbeli bir yapının, Ä°stanbul depremlerine dayanamayacağını söylüyordu ama, padiÅŸah bunun aksini düÅŸünüyordu. Ona göre mimar kötü niyetli davranmış ve Ayasofya’nın eriÅŸilmezliÄŸine gölge düÅŸürmek istememiÅŸti. Etrafındakiler, mahkemeye müraacat etmesi ve kendisini savunması yolunda Khristodoulos’un aklını çeldiler. Mimarda Ä°stanbul’un bu ilk kadısına müraacat edip hakkını aramaya koyuldu. Ve olan oldu, Fatih Sultan Mehmet’in atadığı, adaletin temsilcisi, Kadı Hızır Bey, çaÄŸ deÄŸiÅŸtiren hatta "Rum Kayzeri" ünvanını da alan sultanı savunmasını yapmak üzere mahkemeye çağırdı. 

Üsküdar’da bir sokağın içindeki tarihi mahkeme binası

Üsküdar Belediyesi geçtiÄŸimiz günlerde düzenlediÄŸi bir sempozyumda, yeni açılacak bir müzenin müjdesini verdi. Üsküdar Adalet Tarihi Müzesi açılacak ve yaklaşık 500 sene önce yaÅŸanmış bir olay, ses ve ışık efektleriyle burada yeniden canlandırılacaktı. Üsküdar Meydanından Ahmediye’ye doÄŸru yüründüÄŸünde saÄŸdan üçüncü sokağın içindeki kırmızı taÅŸ binada yapılacaktı müze. Åžimdi daracık bir sokağın içine sıkıştırılmış bulunan bu taÅŸ bina iÅŸte o zaman Hızır Bey'in kendisini savunması için devrin padiÅŸahını davet ettiÄŸi mahkeme salonunun bulunduÄŸu binaydı. Bir ÅŸikayet vardı. Åžikayet edilen padiÅŸah da olsa, adaletin kılıcı keskindi ve haklıdan yanaydı. O zaman kim haklı kim haksız ortaya konmalıydı. PadiÅŸah bu emre itaat etti. GittiÄŸinizde göreceÄŸiniz merdivenler yenilenmiÅŸ olsalar da salon aynen duruyor. padiÅŸah, bu salona girmek için merdivenlerden ağır ağır çıktı, kadının karşısına geçip mimara karşı savunmasını yaptı. Suçlu bulundu. Mimarı, muhakeme etmeden elini kestirmiÅŸti. Mimar gördükleri karşısında büyük bir ÅŸaÅŸkınlık geçiriyor, bir türlü inanamıyordu yaÅŸadıklarına. Çünkü Kadı Hızır Bey, Fatih Sultan Mehmet’in de suçlu bulunduÄŸu için aynı cezayla cezalandırılmasına karar vermiÅŸti. Elleri kesilecekti. Rum mimar, kadının eline ayağına sarıldı. Davadan vazgeçtiÄŸini, Osmanlı’nın Adaleti karşısında ne diyeceÄŸini bilemediÄŸini söyledi. Davacı, davadan vazgeçince karar deÄŸiÅŸti, padiÅŸah yüklü bir tazminata mahküm edildi ve bu mahkemede yaÅŸananların hepsi tarihin muhteÅŸem sayfalarındaki yerini aldı. 

Mahkeme Binası, Rum Mimar ve Fatih Camisinin sonları 

Mahkeme Binası, 1941 yılında Ä°smail Hakkı Konyalı tarafından incelenip rapor edilmiÅŸ. Bu tarihte de bir Avukatın mülküymüÅŸ ve iÅŸ yeri olarak kullanılıyormuÅŸ. Konyalı, binanın asaletinden etkilendiÄŸini yazıyor raporunda. DuruÅŸma salonunun demir kapısının ve pencere sövelerinin mermerden olduÄŸunu buraya 25 basamaklı bir merdivenle çıkıldığını, merdivenin sağında ve solunda bulunan tonoz örtülü odaların mahkeme zamanında muhtemelen hapishane olarak kullanıldığını ve binada herhangi bir kitabe bulunmadığını yazıyor. Bina günümüze  o kadar güzel korunarak gelmiÅŸ ki gördüÄŸünüzde çok mutlu olacaksınız. Ama etrafı sevimsiz yapılarla kuÅŸatılıp adeta sokağın bir köÅŸesine hapsedilmiÅŸ. Åžimdi bu sahne canlandırılacak, diÄŸer odalarda da adaletle ilgili objeler sergilenecek. Müzenin açılışı önümüzdeki günlerde yapılacak.
 
Rum Mimar Khristodoulos, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun adaleti karşısında ne diyeceÄŸini bilemedi. Saygı duydu ve müslümanlığı seçip Atik Sinan PaÅŸa adını aldı. Onu, Azadlı Sinan veya Eski Sinan olarak yazan kayıtlar da vardır. Fatih'te, NiÅŸancı Caddesi'nde bulunan ve banisi olduÄŸu Kumrulu Mescid'din haziresindeki mezarında uyumaktadır. Bu mescid de ne yazık ki çok baÅŸarısız bir restorasyonla yenilenmiÅŸ ve büyük bir mimara yakışmayacak derecede kötü bir mekan haline getirilmiÅŸ. 

Mimarın yaptığı meÅŸhur Fatih Camisi, 1767 yılı depreminde yıkıldı. Yerine, bu gün görülmekte olan Fatih Camisi, III.Mustafa tarafından Mimar Tahir AÄŸa'ya aynı temeller üzerinde yeni baÅŸtan yaptırtıldı. 

Kadı Hızır Bey, aradan 500 sene geçtikten sonra bile  Kadıköy’de yapılan bir caddeye yine isim babası oldu. Fikirtepe'de ki Hızırbey Caddesi'yle bu muhteÅŸem öykü dışında da adı geçiyor.  

GörüldüÄŸü gibi, adaletli olmak toplumları çaÄŸdaÅŸ kılıyor. Aradan geçen altı yüz sene bana göre adalet kavramını biraz geriye düÅŸürmüÅŸ. Günümüzde, erk sahipleri dokunulmazlık zırhı içine bürünüyorlar, bize ise böyle eski öyküleri imrenerek okumak düÅŸüyor. Bir müzeden çıkan bu etkileyici hikaye, ihtiyaç duyduÄŸumuz en önemli ÅŸeye, adalet duygusuna çok güzel bir örnek bence. 

Yazı ve FotoÄŸraflar : Bilsen GÜRER 
bgurer@isiltur.com.tr