Ä°STANBUL'UN Ä°KLÄ°MÄ°



4 Mevsimi de yaşar İstanbullu. Akdeniz ikliminin serin benzeridir: Kısa İlkbahar, ideal Yaz sıcaklığı, uzun, mavi göklü Sonbahar ve ıslak Kış.


Ä°STANBUL'UN Ä°KLÄ°MÄ°


Ä°STANBUL'UN Ä°KLÄ°MÄ°


 
 
Ä°KLÄ°M

4 Mevsimi de yaÅŸar Ä°stanbullu. Akdeniz ikliminin serin benzeridir: Kısa Ä°lkbahar, ideal Yaz sıcaklığı, uzun, mavi göklü Sonbahar ve ıslak Kış. BoÄŸaziçi Erguvan korularının pembesine bürülüdür Ä°lkbaharlarda. Park ve bahçeler lale ve çiçeklerle bezelidir. Mart serin, yağışlı; Nisan ve Mayıs tam bahar… Haziran yarı bahar yarı yaz gibidir. Bir deyim "karpuz kabuÄŸunu görmeden denize girme" der. Eylül sonlarına kadar Ä°stanbul'un denizleri yüzmeye elveriÅŸlidir. Temmuz ve AÄŸustos aylarının belki 2-3 haftası sıcaklık artabilir, bu süre dışı, bazen bir kaç gün bulutlu ve serin bile olabilir. Deniz ve karaları böylesi harmanlanmış bir bölgenin havasına tam güven olamaz. Sabah bulutları öÄŸlen dağılıp, güneÅŸi davet edebilir. Yılın uzun bölümü, sabah pusu semayı sedef parlaklığında tutarken, Sonbahar en uzun mevsimdir. Palto, yaÄŸmurluk, bazen de kürk kışı yaÅŸanır; Aralık ayından Marta kadar. Karlı veya dondurucu kış günleri sayılıdır. Serin, kuzey "poyraz" rüzgarı ile yağışlı, ılık güney "lodos"u yıl boyu hakim rüzgarlardır. Åžehir sınırlarında ÅŸiddetli son kış 1978 yılında yaÅŸanmış, hava limanı 3 gün kısmen kapanmıştı. Karlı günlerin özlemini çekenler için Bursa UludaÄŸ her türlü kış sporları için yakındadır.

A. Ä°stanbul’un Florası
Åžehirde aÄŸacı, çiçeÄŸi ifade eden sayısız semt, cadde, sokak ismi bulunmaktadır. Çiçekçi, Fındıkzade, Fındıklı, Çubuklu, Acıbadem, Bademlik, Zeytinburnu, ElmadaÄŸ, Küçük ve Büyük Armutlu, FıstıkaÄŸacı, SakızaÄŸacı, Cevizli, Ä°ncirli, Ä°ncirköy, Ä°ncirlibostan, BaÄŸlarbaşı, ValidebaÄŸ, Bostancı, SöÄŸütlüçeÅŸme, Sıraserviler, Serviburnu, Kavaklar, Ihlamur, Fulya, Kirazlımescit, Asmalımescit, Narlıkapı, Narlıbahçe, Ortabahçe, Ortabahar, YeÅŸilbahar, Uzunçayır, Fenerbahçe, Bahçeköy, Bahçelievler, Yenibahçe, Bahçekapı gibi semt isimleri aÄŸaç ve bahçe kültürünün ne denli yoÄŸun olduÄŸunu gösterir. Ama hepsinden önemlisi Ä°stanbul’un aÄŸacı çınar aÄŸacıdır ve ÅŸehirde çınar ve çeÅŸmeden baÅŸlayıp kahvehaneyi, iskeleyi de içeren sayısız Çınaraltılı meydanı bulunur.

Ä°stanbul’un Güzel AÄŸaçları

1. Çınar

Osmanlı Devleti’nin kuruluÅŸundan itibaren çınar aÄŸacı simgesel bir özellik taşır ve neredeyse devlet eli ve himayesinde bütün Osmanlı coÄŸrafyasına yayılır. Çınar devasa boyutu, geniÅŸ gövdesi, yüksek dalları ve iri yapraklarıyla sanki imparatorluÄŸun gücünü, kudretini, hâkimiyetini ve meydan okuyuÅŸunu anlatır. Bütün bu özellikleri dolayısıyla da devlet adına adeta resmî bir aÄŸaç statüsünde ve bir anıt özelliÄŸinde meydanlara kurulur. Osmanlı yerleÅŸim bölgelerinde, en küçük köyden Payitahta kadar meydanların aÄŸacı çınardır. Ä°stanbul ÅŸehri de eski bir imparatorluk kenti olması dolayısıyla çok miktarda tarihî ve anıt çınara sahiptir. Topkapı Sarayı’nın birinci ve ikinci avlularında, özellikle Divan-ı Hümayun etrafında Bâb-ı Hümayun ve Bâb-ı Selam önlerinde anıt çınar aÄŸaçları mevcuttur. Bu çınar hâkimiyeti sarayın Gülhane bahçesinde ve Alemdar YokuÅŸu’nda, Zeynep Sultan Camii önünde devam eder. Sultanahmet Meydanı ve Camii avlusu ile KabataÅŸ’ta ve tramvay yolu üzerinde yer alan çınarlar da yine aynı gücü vurgular.

Saraylar ve büyük meydanlar dışında çınar aÄŸacı Ä°stanbul’un yeni kurulan bütün mahallelerinde küçük çınaraltılı mahalleri meydana getirir. Eyüp Sultan Camii avlusunda, Kadıköy’ün OsmanaÄŸası’nda, Üsküdar’ın Mihrimahı’nda, özellikle Atik Validesi’nde, Anadoluhisarı’nda, Göksu içlerinde, Kandilli’de, Kanlıca’da, Çubuklu’da, PaÅŸabahçe’de, Beykoz’da, Kavaklarda, Emirgân’da ve yine özellikle Çengelköyü’nde dinî mimari, cami, çeÅŸme, türbe, iskele, kahve kompozisyonunda çınar aÄŸacı en önemli öÄŸedir.

Çınar aÄŸacı BoÄŸaziçi’ndeki hâkimiyetini Büyükdere’de ÅŸu anda maalesef mevcudu olmayan ve ancak gravürlerde görebildiÄŸimiz olaÄŸanüstü boyutlardaki bir örneÄŸi ile tarihe geçirmiÅŸtir. Bu dev çınarlardan sahillerde artık örnekler kalmasa da BoÄŸaz arkalarında Büyükdere’de Orman Fakültesi’nin korularında hâlâ birkaç örnek bulunur.

Süleymaniye Ä°mareti’nin (Darüzziyafe) çınarı da çitlenbiÄŸi ve küçük havuzu ile dikkat çekici örneklerdendir.

2. MeÅŸe

Çınar Ä°stanbul’un, ÅŸehir içinin, meydanlarının medeni bir aÄŸacı olarak ön plana çıkarken; korular, kırsal sahalar meÅŸe aÄŸacının hâkimiyetine bırakılmıştır. Ä°stanbul’un özellikle Anadolu yakasında, Kocaeli Yarımadası boyunca meÅŸe aÄŸacı, önemli kısmı kesilmeler sonucunda yok edilme noktasına gelse de, tek tük dikkati çeker. Özellikle BoÄŸaziçi’nin korularında ve Anadoluhisarı’nda, Çubuklu Hidiv Kasrı’nın hemen önünde, Beykoz Kaymakdonduran’da ve Rumeli yakasında Yıldız Korusu’nda anıt özelliÄŸi taşıyan meÅŸeler görmek mümkündür.

3. Servi

Ä°stanbul aÄŸaçları arasında serviye de özel bir yer ayırmak gerekir. Halk arasında “selvi” olarak telaffuz edilen bu aÄŸaç, genellikle ve yanlış olarak “mezarlık aÄŸacı” ÅŸeklinde algılansa da, servi, Ä°stanbul bahçe ve koru kültüründe önemli bir peyzaj mimarisi öÄŸesidir. Divan edebiyatında sevgililer, güzeller hep servi boyludur. Dinî-mistik anlayışta servi “Elif” harfinin karşılığı yani Allah’ı ifade eden bir semboldür. Mezar baÅŸlarına dikilir, çünkü oradan Allah’a dönüÅŸü ifade eder. Ä°slamiyet dışında UzakdoÄŸu kültürlerinde de önemli bir yeri olan servi aÄŸacı Ä°stanbul’da bütün tarihî mezarlıklarda yer alır.

Topkapı Sarayı baÅŸta olmak üzere, Fenerbahçe burnundaki Kanuni döneminden kalma anıt servilerin bulunduÄŸu yazlık saray, Sünbül Efendi ve Yahya Efendi gibi tasavvuf mekânlarının bahçeleri, hep servi aÄŸaçlarıyla doludur. Ä°stanbul’un en yaÅŸlı servilerinin görüldüÄŸü bir diÄŸer mekân da Karacaahmet Mezarlığı’dır.

BoÄŸaziçi’nin dik yamaçlarında, korularında özel olarak dikilen serviler ise, her dem koyu yeÅŸil olan görüntüleri ve yamaçlarda ön plana çıkan dik duruÅŸları ile etrafındaki açık yeÅŸil renkteki bitkilerle çok güzel uyum ve görüntü sergilerler. Vaniköyü’nde Papaz Korusunda, Kandilli’de bu güzellik hâlâ görülebilir.

4. Fıstık Çamı

BoÄŸaziçi’nin kıyılardan cephelere doÄŸru uzanan yamaçlarında bir ÅŸemsiye gibi yer alan, dikkat çekici bir diÄŸer aÄŸaç da fıstık çamıdır. Üsküdar’da, NakkaÅŸtepe’de, FethipaÅŸa Korusu sırtlarından baÅŸlayarak, özellikle Anadolu yakasında sıkça rastlanır. Anadoluhisarı’nın tepelerinde anıt özellik taşıyabilen örnekleri görülür ve bunlar PaÅŸabahçe-Beykoz arasında Burunbahçe’ye dek uzanırlar. Aralarında anıtsal özellikte olan örneklere Küçük Çamlıca Korusu’nda da rastlanır.

5. Erguvan

Çınar kadar uzun yaÅŸamayan, meÅŸe kadar korulara yayılamayan, servi gibi dik duruÅŸu ile öne çıkamayan, daha küçük boyda, mütevazı ama çiçeklenmesi ile diÄŸerlerini geride bırakan, Ä°stanbul’un bir diÄŸer aÄŸacı da erguvandır. Nisan-Mayıs aylarında BoÄŸaz korularında, Marmara denizi kıyılarında, Gülhane Pakı civarında, Rumelihisarı’nın içinde, hatta hemen hemen bütün Ä°stanbul’da erguvan, kendine has pembe renkli tonlarıyla ÅŸehirde kısa süre de olsa bir gösteri yapar.

6. Atkestanesi

Ä°stanbul’da son yıllarda çınarla gizli gizli rekabet eden bir diÄŸer aÄŸaç da atkestanesidir. Sanki meydanlarda çınarın yerini almak üzere derinden derine bir gayret sarfetmektedir. Beyazıt Meydanı’ndan Sultanahmet Meydanı’na, oradan Gülhane Parkı’na ve birçok okul bahçesine yavaÅŸ yavaÅŸ kurulmaya baÅŸlamıştır. Büyük beyaz salkım salkım çiçekleri ile açtığı zaman çınara görüntüsü ile nazire yapar. Beyaz çiçeklerinin bu sade güzelliÄŸini esas kırmızı çiçekli atkestanelerinin frapanlı ve ÅŸaÅŸaalı renk cümbüÅŸü bastırır. Gülkurusundan ÅŸarabî renge kadar açmış, kırmızı tonundaki renkleri ile atkestaneleri Ä°stanbul’a çok yakışmaktadır. Anadolu yakasında BaÄŸdat Caddesi’nin etrafında yeni bir moda oluÅŸturduÄŸunu da söylemek mümkündür.

7. Çitlembik

Servi nasıl mezarlık aÄŸacı ise çitlembik da onun hemen yanında ona eÅŸlik eden bir “tekke-türbe aÄŸacı”dır. Yedikule’de Ä°mrahor Ä°lyas Bey Anıtı’nın avlusundaki haziresinde (mezarlık) ve bahçesinde anıt özelliÄŸi taşıyan çitlembik örnekleri görülebilir.

8. DiÅŸbudak

MeÅŸeyle yan yana bulunan bir koru aÄŸacı olarak ön plana çıkan diÅŸbudak, Ä°stanbul’da artık çok az rastlanan bir aÄŸaç türüdür. Ama yine de meraklısına BoÄŸaziçi’nde Küçüksu Kasrı bahçesinde MihriÅŸah Sultan ÇeÅŸmesi’nin hemen başına kurulan diÅŸbudak aÄŸacını görmelerini tavsiye ederiz.

9. Sakız Ağacı

Ä°stanbul’un görkemli sakız aÄŸaçlarından en güzel örnekleri Kadıköy yakasında Fenerbahçe Burnu’nda Turing Bahçesi’nde görmek mümkündür.

10. Manolya

Manolya Ä°stanbul’a sonradan gelen, daha doÄŸrusu getirilen asri ve asil bir aÄŸaçtır. Zaman zaman meÅŸe ve çınar boyutuna kadar uzanır ama onlar gibi yapraklarını dökmez, her dem yeÅŸildir, üstüne bir de gösteriÅŸli çiçekleri açar. Saray ve kasır bahçelerinde baÅŸlayan gösterisi, BoÄŸaziçi’nde, Beylerbeyi Sarayı’nda ve Baltalimanı’nda Mustafa ReÅŸit PaÅŸa’nın Kasrı’nda örnek olarak görülmüÅŸ ve daha sonra diÄŸer BoÄŸaz yalılarında arzı endam etmeye baÅŸlamıştır.

11. DiÄŸer AÄŸaçlar

Ä°stanbul’da meÅŸe gibi Anadolu yakasının yerli aÄŸacını oluÅŸturan bir diÄŸer kültür bitkisi de zeytin aÄŸacıdır. Genellikle Marmara kıyılarında, denizi gören bölgelerde bulunmaktaydı. Son zamanlarda artık çok az rastlanan bir aÄŸaç hâline gelmiÅŸtir. Åžehrin subaÅŸlarında, bahçelerde yer alan bir diÄŸer aÄŸacı da ıhlamurdur. Özellikle BoÄŸaz kıyılarında, su kaynaklarında, mesire yerlerinde ıhlamur aÄŸaçlarına rastlanmaktadır. Birçok Balkan ülkesinde olduÄŸu gibi Ä°stanbul’un da meydanlarının ve caddelerinin baharda güzel kokular saçan ıhlamur aÄŸaçları ile düzenlenmesinde yarar olacaktır. Aynı ÅŸekilde güzel kokularıyla ÅŸehri hem yeÅŸillendirip, hem hoÅŸ bir iklim yaratan diÄŸer aÄŸaç da akasyadır.

Ä°stanbul’da Anadolu yakasında daha çok olmak üzere Marmara kıyılarında Maltepe-Adalar arasındaki bölgede baharı ilk defa olarak haber veren, müjdeleyen bir aÄŸaç olarak mimozayı da belirtmek gerekir. Sarı salkım çiçekleri, Ä°stanbul çiçekçileri tarafından da meydanlarda satılmaktadır.

Yalıların köÅŸklerin bahçelerinde ve BoÄŸaziçi korularında rastlanan, tıpkı erguvan gibi tohumlar yoluyla kendiliÄŸinden tabiatta çoÄŸalan (Hudayinabit) bir diÄŸer aÄŸaç da defnedir. Hem her dem yeÅŸil olması, hem de yapraklarının Ä°stanbul mutfağındaki bazı et ve balık yemeklerinde kullanılması sebebiyle tercih edilir.

Yine Ä°stanbul’da tek tük olmasına raÄŸmen, ÅŸehre çok yakışan ve görüntü güzelliÄŸi ve havasıyla etki yaratan bir diÄŸer aÄŸaç ise Lübnan sediridir. Kuyubaşı’nda Marmara Üniversitesi bahçesinde (maalesef kurumakta olan), Yakacık’ta Emirgan’da, Beylerbeyi’nde güzel ve görkemli örnekleri bulunur. Tıpkı yakın akrabası Atlantik sediri örneklerinde olduÄŸu gibi.

Erguvanla beraber BoÄŸaziçi kıyılarından baÅŸlamak üzere Ä°stanbul’da renk renk çiçekleriyle son zamanlarda ortaya çıkan bir diÄŸer aÄŸaç da pavlonyadır. Bir manolya türü olan ama yapraklarından önce mor ampullere benzeyen çiçekleri ile açan saray lalesini de unutmamak lazımdır.

Ä°stanbul’da son yıllarda ÅŸehrin tarihî aÄŸaç geleneÄŸine uymayan ama hızla yayılan palmiyeleri ve mazı aÄŸaçlarını da yanlış örnek olarak belirtmeliyiz. Yine Ä°stanbul’un gecekondu bölgelerinde, yeni yerleÅŸimlerinde Anadolu’nun kırsal kesiminin, dere boylarının bir aÄŸacı olan kavak aÄŸacının da zaman zaman yanlış uygulama olarak caddelere ve meydanlara kadar yayıldığını görmekteyiz. Hâlbuki kavak kısa ömrü, çok su istemesi ve baharda polen yayması dolayısıyla bir ÅŸehir aÄŸacı olma özelliÄŸine sahip deÄŸildir.


Ä°stanbul’da Bahçe Kültürü

Osmanlı Ä°stanbulu’nda güzel bahçe sahibi olmak, bu bahçede konukları ağırlamak, hatta büyük boyutlu bahçeleri kamusal alan olarak halka bahçe yapıp vakfetmek geleneÄŸi bulunmaktadır. Bu iÅŸin öncülüÄŸünü birçok konuda olduÄŸu gibi saray yapmıştır. Topkapı Bahçesi (Gülhane, Has Bahçe), Yıldız Bahçesi, Ihlamur Kasrı Bahçesi, Kandilli Bahçe gibi padiÅŸahların has bahçeleri, vezirler ve diÄŸer devlet ileri gelenleri tarafından taklit edilerek ÅŸehir içerisinde birçok baÅŸka örneklerle yaygınlaÅŸtırılmıştır. Haliç kıyılarında KaraaÄŸaç Bahçeleri, Hasköy Bahçeleri; BoÄŸaziçi kıyılarında KabataÅŸ’ta Karabali Bahçesi, BeÅŸiktaÅŸ’ta KazancıoÄŸlu Bahçesi, Emirgân’da Emirgûne Han Bahçesi, PaÅŸabahçe, Fenerbahçesi gibi bahçeler, Ä°stanbul’un tarihî bahçeleriydi.

Saray ve kasırlardan sonra Ä°stanbul’da bahçe örneklerinin görülebildiÄŸi geniÅŸ arazileri ile köÅŸkler ve sonra yalı ve konak bahçeleri gelir. Bunların özelliklerini sıralarsak öncelikle çiçekli bitkilerin tercih edildiÄŸini görürüz. Bu çiçekler arasında ise kokulu olanlar en çok raÄŸbet edilenlerdir.

Eski Ä°stanbul bahçelerinin olmazsa olmaz çiçekleri lale ve güldür. Bunlardan sonra ÅŸakayık, sünbül, çiÄŸdem, gardenya, zambak, leylak, hatmi çiçeÄŸi, zerrin, oya, hanımeli, filbahri, yasemin, sardunya, ıtır, ÅŸebboy, begonya, narin, glayöl, kasımpatı, ortanca, yıldız çiçeÄŸi, kana, Pitosborum tobira gibi çiçekleri de sayabiliriz. FesleÄŸen, biberiye, lavanta, melisa, adaçayı gibi kokulu bitkilere son yıllarda aslanbıyığı, gülibriÅŸim, ateÅŸdikeni, kısmet aÄŸacı, hardal otu, malta eriÄŸi gibi çiçekler ilave edilmiÅŸtir. Bahçelerde çit vazifesi görmek üzere de taflan (laz üzümü), ÅŸimÅŸir, kurtbaÄŸrı gibi bitkiler ön plana çıkmıştır.

Ä°stanbul bahçe kültüründe salkım söÄŸüt, ceviz ve ıhlamur gibi gölge veren ve kokulu aÄŸaçların yanı sıra meyve aÄŸaçları da görülür. Ama bunlar daha çok binanın uzak köÅŸelerine dikilir. Bu meyve aÄŸaçları incir, erik, dut, kiraz, elma, armut, malta eriÄŸi gibi aÄŸaçlardır. Erguvan ise BoÄŸaziçi’nde yalı bahçelerinde manolya, pavlonya, mor salkım ve acemborusu ile birlikte yerini alır.

Ä°stanbul bahçelerinde asmalar mutlaka yer alır ve Ä°stanbullunun raÄŸbet ettiÄŸi üzüm cinsi ÇavuÅŸ’dur. Erenköy’ün, BaÄŸlarbaşı’nın ÇavuÅŸ üzümleri, Yapıncak üzümleri, Rezakiler, Balballar, asmalarda yaz günlerinde serin oturma mekânları oluÅŸtururlar. BoÄŸaziçi kıyı bahçelerinde bunun yerini “Kameriye” denilen ve bir pergola türü olan ve etrafında sarmaşık güllerin sarıldığı oturma mekânları alır. Yine Ä°stanbul bahçelerinde su unsuru mutlaka kullanılır ve saray bahçelerinde havuzlar, kaskatlar (yapay ÅŸelale), rocaille’ler (yapay kayalıklar) görülür. Ama bu su tesislerinin en ince sanatlısı mermerden selsebillerdir.

Yine bu bahçelerin içerisinde Ä°stanbul ikliminde kışın korumasız olarak üstü kapalı bir ortam dışında yetiÅŸmeyen bitkiler için “Limonluk” adı verilen, etrafı camla kaplı, seralar bulunur. Yine saraydan baÅŸlayan bu gelenek, Batı’da “Portakallık” (Orangerie) adıyla anılır.

Eski Ä°stanbul’daki çiçek merakı ÅŸehirde birçok çiçek pazarı kurulmasına yol açmıştır. Tarihî yarımadadaki Eminönü Çiçek Pazarı ve BeyoÄŸlu Çiçek Pasajı bu sahada en çok bilinenlerdir. Ayrıca BaÄŸlarbaşı’nın Çiçek Mezatı da kesme çiçek ticareti alanında önemli bir yer tutar.


Güzel Park Ve Bahçeler

Ä°stanbul’un büyük ve güzel park ve bahçeleri arasında;

BeÅŸiktaÅŸ- Yıldız’da, eskiden mezarlık olan, 12.000 m2’lik meyilli arazisi ile AbbasaÄŸa Parkı,

1944’te Barbaros Anıtı dikilirken yapılan çevre düzenlemesi ile park hâline getirilen 7.200 m2’lik BeÅŸiktaÅŸ Barbaros Parkı,

Eskiden Taksim Kışlası’nın talim sahası olan ve bugün 38.000 m2’lik yüzölçümü ve fıskiyeli havuzu ile dikkat çeken Taksim Gezi (Ä°nönü) Parkı,

Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olan ve 100.000 m2’lik alan üzerinde yer alan Gülhane Parkı,

1946’da düzenlenen Maçka TaÅŸlık Parkı ve 1993’te yeniden düzenlenerek Demokrasi Parkı adını alan, Dolmabahçe Gazhanesi’nin arka vadisi olan Ä°kinci Maçka Parkı,

1980’li yılların başında düzenlenen ve fıskiyeli ve ışıklı havuzu ile dikkat çeken Sultanahmet Parkı sayılabilir.

Ayrıca Ä°stanbul’un en eski bahçelerinden Fenerbahçesi, Bebek Bahçesi ile yeni düzenlenen Sarayburnu Parkı, Ulus Parkı, GümüÅŸsuyu Parkı da Ä°stanbul’un güzel park ve bahçeleri arasında unutulmaması gereken örneklerdendir.


Botanik Bahçeleri Ve Özel Bahçeler

Ä°stanbul’un bu güzel park ve bahçeleri dışında, birer canlı aÄŸaç müzesi olarak deÄŸerlendirilebilecek olan botanik bahçeleri-arboretumlar bulunmaktadır. Bu bahçelerin en eskisi olan Süleymaniye Botanik Bahçesi, bugün Ä°stanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Enstitüsü arazisi üzerindedir ve 1935’ten beri çalışmalarına devam etmektedir. Süleymaniye’de müftülük binasının yanında yer alan bir hektarlık bu arazide deÄŸiÅŸik büyüklükte seralar ve zengin bir ekilmiÅŸ bitkiler koleksiyonu bulunmaktadır.

Büyükdere-Kemerburgaz yolu üzerinde Orman Genel MüdürlüÄŸü’ne baÄŸlı olarak hizmet veren Atatürk Arboretumu da Ä°stanbul’da baÅŸka yerlerde görülemeyecek aÄŸaçların bir arada görülebilmesi bakımından bir alternatiftir.

Son yıllarda bu botanik bahçelerine Nezahat GökyiÄŸit Botanik Bahçesi de eklenmiÅŸtir. Özel bir vakfa ait olan bahçe 50 hektarlık arazisi ile Ä°stanbul’un geniÅŸ yeÅŸil alanlarını içerisinde barındırır. Bahçe Anadolu yakasında Ä°stanbul’a giriÅŸte TEM çıkışında bulunmaktadır.

Anadolu yakasının bir diÄŸer özel bahçesi Göztepe’deki Gül Bahçesi’dir. Aynı mekanda soÄŸanlı bitkiler bulunmaktadır. Burası Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi Parklar ve Bahçeler MüdürlüÄŸünce düzenlenmiÅŸtir.

2006 yılında Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi tarafından Yedikule’de Surdibi’nde düzenlenen “SoÄŸanlı Bitkiler Parkı” da baÅŸta lale ve ters lale olmak üzere 260’dan fazla bitkiyi yetiÅŸtirmesi bakımından önemlidir.

Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenmiÅŸ olan “Merkez Efendi Åžifalı Bitkiler Bahçesi”ni de yine bu kapsamda deÄŸerlendirebiliriz.

Ä°stanbul’un özel mekânları olan bu alanlar arasında, Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi Parklar ve Bahçeler MüdürlüÄŸünün projeleri ile lale festivalleri, çiçek tarhları düzenlenmektedir. AÄŸaç A.Åž tarafından temin edilen aÄŸaçların yanı sıra, Ä°stanbul Lalesi, Fransız Gülü gibi çiçeklerin ön plana çıktığı güzellikler, dönemlerinde bütün Ä°stanbul’u süslemektedir. Ä°stanbul’da her yıl Nisan ayından itibaren Lale Festivalleri düzenlenmekte, Emirgan ve Gülhane Parkları lalelerle donatılmaktadır.

Ä°stanbul çiçek kültürü bakımından, Turing Kurumunun ve Çelik Gürlersoy’un yerini de belirtmekte fayda vardır. Daha önce merhum Çelik Gülersoy tarafından Çubuklu Hıdiv Kasrı bahçesinde düzenlenen Gül Bahçesi ortadan kalktıktan sonra, yine Turing Kurumu yöneticilerinden Haluk Dursun tarafından Fenerbahçe’deki parkta yeni bir gül bahçesi ve parkın Romantika bölümünde bir “koku bahçesi” oluÅŸturulmuÅŸtur.


Ä°stanbul’un Kırları

GeçmiÅŸ dönemlerde Ä°stanbul kırlarında ve özellikle subaÅŸlarında, mesire adı verilen doÄŸa gezileri ve yeme içme geleneÄŸi vardı. Bu amaçla ÅŸehrin tatlı su kaynakları ve akarsuların kenarlarına gidilirdi. Kağıthane’de Sadabad, BoÄŸaziçi’nde Küçüksu ve Göksu, Sarıyer’in subaÅŸları; YuÅŸa Tepesi, Çamlıca Tepesi, Veliefendi Çayırı, Fenerbahçesi bu tür kır gezilerinin en çok raÄŸbet edilen mekânlarıydı.

Ä°stanbul’un kırlarında sahil kesimlerinde hâkim olan makilikler içerisinde yabani zeytin (delice), katırtırnağı, pırnal meÅŸesi, sakızlık (menengiç), böÄŸürtlen, katran ardıcı, kocayemiÅŸ, mersin, harnup, sandal aÄŸacı bulunur. Ayrıca bu çalımsı aÄŸaçların dibinde fundalıklar, süpürge otları, eÄŸrelti otları, ladenler, mahmuz çiçekleri, rezene, sütleÄŸen, ısırganotu, ayrıkotu, çuha, bataklık nergisi, ballıbaba, ebegümeci, kulumcakotu, kedi nanesi ve papatyalar vardır. Yine Ä°stanbul’a has, kuzey bölgelerinde kardelen çiçekleri ve Ä°stanbul ÇiÄŸdemi’ni de unutmamak gerekir.

Ä°stanbul’un Koruları

Ä°stanbul’un bahçe ve parkları dışında, daha büyük ve yeÅŸillik alanları olan koruları bulunmaktadır. Bu korulardan Avrupa yakasında yer alan;

ÇıraÄŸan Sarayı’nın kara tarafındaki korusu olan Yıldız Korusu;

Ortaköy-KuruçeÅŸme arasında yer alan ve 1980’li yıllarda villa ve köÅŸk inÅŸaatları ile koru özelliÄŸini kaybeden, ancak aÄŸaçları ile önemini koruyan II. Abdülhamit’in kızı Naile Sultan Korusu,

KuruçeÅŸme sahil yolu ile Ulus TRT binası arasında kalan Vakıf Korusu ya da diÄŸer adıyla Prens Sabahattin Korusu; hemen bitiÅŸiÄŸinde Åžeyhülislam Cemaleddin Efendi (Emin Erkayınlar) Korusu; Arnavutköy sahilinden Ulus’a doÄŸru yükselen yamaçlarda yer alan Robert Koleji Korusu; Arnavutköy-Bebek arasındaki Ä°par Korusu ve yanındaki Kortel Korusu ile bunun devamı niteliÄŸinde Fransız Yetimhanesi Korusu,

Bebek-Rumelihisarı arasında AyÅŸe Sultan Korusu ve Ârifî PaÅŸa Korusu ile BoÄŸaziçi Üniversitesi Korusu,

Emirgan Korusu;

Yeniköy sırtlarında Said Halim PaÅŸa Korusu; sahilde Avusturya ElçiliÄŸi Korusu; Tarabya’da Fransız ve Ä°ngiliz Elçilik Koruları; Yeniköy-Tarabya arasında Alman ElçiliÄŸi Korusu; Tarabya Koyu’nun güneyinde Huber KöÅŸkü (CumhurbaÅŸkanlığı KöÅŸkü) Korusu; Büyükdere’de Ä°spanya ElçiliÄŸi Korusu ve Büyükdere-Sarıyer sahil yoluna bakan tepede Rusya ElçiliÄŸi Korusu; AyazaÄŸa’da kasırların bulunduÄŸu koruluk önemlidir.

Anadolu yakasında ise;

Beykoz’da Abraham PaÅŸa Korusu, Beykoz Kasrı Korusu, Çubuklu Hıdiv Ä°smail PaÅŸa Korusu, Kanlıca Mihrabad Korusu, Anadoluhisarı’nda Amcazade Hüseyin PaÅŸa Korusu; takiben Kandilli sırtlarında Cemil Filmer Korusu, Kandilli Adile Sultan Korusu, Vaniköy Rasathane Korusu, Eski Papaz Korusu, Kuleli Vahideddin Korusu; Üsküdar Cemil Molla Korusu, Kuzguncuk Münir Bey ve Fethi PaÅŸa Korusu, PaÅŸalimanı üstlerinde DemiraÄŸ Korusu, Hüseyin Avni PaÅŸa Korusu; BaÄŸlarbaşı’nda Abdülmecid Efendi Korusu, Büyükçamlıca’da Yusuf Ä°zzeddin Efendi Korusu, Küçükçamlıca Korusu, KoÅŸuyolu’nda Adile Sultan Korusu bulunmaktadır.


B. Ä°stanbul’un Faunası


Ä°stanbul’da Hayvan Varlığı

Ä°stanbul’un KuÅŸları

Ä°stanbul konumu dolayısıyla, kuÅŸların göç yolları üzerinde yer alır. Mevsim dönümlerinde Ä°stanbul’da, kuzey-güney doÄŸrultusunda, çok büyük çapta kuÅŸ göçleri yaÅŸanır. KuÅŸ gözlemcileri (Ornitologlar) bu sırada Ä°stanbul’da Çamlıca Tepesi gibi gözlem yerlerinde bulunurlar.

Osmanlı Devleti’nin saray teÅŸkilatında, özel olarak padiÅŸahın av kuÅŸları ile ilgilenen bir birim bulunurdu. KuÅŸbaz, KuÅŸçubaşı, Çakırcıbaşı, DoÄŸancıbaşı gibi isimler alan bu görevliler, “alıcı kuÅŸ” adı verilen ve avlanmada kullanılan kuÅŸları yetiÅŸtirmekle görevliydi. Åžahin, doÄŸan, çakır, atmaca gibi kuÅŸlar baÅŸta olmak üzere yetiÅŸtirilen bu alıcı kuÅŸlar, bıldırcın, çulluk, üveyik, keklik gibi Ä°stanbul civarında yaÅŸayan av kuÅŸlarını avlarlardı. Bu eski günlerin hatırası olarak Ä°stanbul’da Üsküdar’da DoÄŸancılar semti ve ÅŸehir içinde Çakırcıbaşı Camileri hâlâ yaÅŸamaktadır.

Saraylarda yine özel kuÅŸ yetiÅŸtirilen ve “KuÅŸhane” denilen bölümler de bulunur. Buralarda meraklı padiÅŸahlar görüntüsü ve ötüÅŸü için kuÅŸlar yetiÅŸtirirlerdi. Dolmabahçe Sarayı’nın KuÅŸhane bölümünde hâlâ sülünler, tavus kuÅŸları ve diÄŸer kümes hayvanları görülebilir.

Ä°stanbul kuÅŸçuluÄŸunda “kafes kuÅŸları” adı verilen ötücü kuÅŸların da ayrı bir yeri vardır. Semtlere de adını veren florya, kanarya kuÅŸları dışında iskete, saka ve kafese alışık olmamasına raÄŸmen AlemdaÄŸ Ä°spinozu denilen kuÅŸları bunlar arasında sayabiliriz. Saray KuÅŸhanelerinde ise daha çok egzotik bölgelerden gelen papaÄŸan cinsleri ve muhabbet kuÅŸları bulunurdu.

Ä°stanbul’a has bir diÄŸer kuÅŸ merakı da güvercin yetiÅŸtiriciliÄŸidir. Bunlar taklacı, postacı olmak üzere sınıflandırılırlar ve daha çok GüneydoÄŸu kökenli Ä°stanbullular tarafından yetiÅŸtirilirler. Bu tür kuÅŸların özel meraklıları için Karaköy ve Topkapı’da kuÅŸ pazarları kurulur.

Åžehirde en çok bilinen, görülen kuÅŸ serçedir. Hatta eski bir Ä°stanbul tabirinde cahili tarif ederken “Serçeden baÅŸka kuÅŸ, Zeyrek’ten baÅŸka yokuÅŸ bilmez.” derler. Yani serçeyi tanımayan yoktur. Serçeden sonra en çok görülen karga, sığırcık, cami avlularında kumru ve güvercin, deniz kıyılarında martı, kırlangıç, yelkovan ve karabataktır. Ne yazık ki yalıçapkını kuÅŸu artık görülmemektedir. Kırsal kesimde ise baÅŸtankara kuÅŸları, çalıkuÅŸları, ardıçlar, karatavuklar, sarıasmalar yer alır.

Eski Ä°stanbul’un bir diÄŸer önemli kuÅŸu da çaylak kuÅŸudur. Bu kuÅŸ, son yıllara kadar Ä°stanbul’a ilk gelen göçmen kuÅŸ olarak baharın geliÅŸini kentlilere haber verirdi.

Ä°stanbullularca kutsal sayılan, çok sevilen ve dokunulmazlığı olan hatta kendisi için vakıf kurulan bir diÄŸer kuÅŸ da leylektir.

Bütün bu kuÅŸlar için Ä°stanbul’da kuÅŸ evleri, kuÅŸ sarayları, bakımlı kuÅŸ yuvaları yapıldığını da ilave edelim.

Yukarıda saydığımız kuÅŸların dışında aslında bir kuÅŸ sayılması gerektiÄŸi halde divan edebiyatında, güftelerde, ÅŸarkılarda yer almış bahar ve yaz mehtaplarında geceleri sahne alan ve Ä°stanbullular tarafından çok sevilen bülbülü de ayrı ve özel olarak nitelendirmek gerekir.

Orman Ä°daresi tarafından son yıllarda Ä°stanbul çevresinde sülün, keklik gibi kuÅŸlar yetiÅŸtirilip doÄŸaya salınmaktadır.


Ä°stanbul’un Balıkları

Ä°stanbul korularının en makbul kuÅŸu nasıl bülbül ise, Ä°stanbul’un balığı da lüferdir. Hatta Ä°stanbullular lüfer muhabbeti ile bilinir, lüfer merakı ile tanınırlar. Defneyaprağı, çinekop, sarıkanat, lüfer ve kofana olarak isimlendirilen aynı familya balıkları, sonbaharda Ä°stanbul boÄŸazından geçiÅŸ yapar. BoÄŸaziçi’nin göçmen özelliÄŸinde olan bütün balıkları, ilkbaharda Karadeniz’e geçip balıkçı tabiri ile yaylaya çıkarlar, sonbaharda ise beslenmiÅŸ ve yaÄŸlanmış olarak BoÄŸaz’dan aÅŸağıya, Marmara’ya inerler. Bu dönem balıkçılık açısından en hareketli ve balık mutfağı bakımından en bereketli dönemdir. Çingene palamudu, torik olana kadar yakalanır, torik olunca tuzlu balık “lakerda” yapılır. Uskumru, kalkan, tekir, barbunya, sardalya, gümüÅŸ, levrek, kılıç, kefal, kırlangıç, karagöz, zargana, ispari, izmarit, mezgit Ä°stanbul’un en çok bilinen balıklarıdır. Ne yazık ki gün geçtikçe azalmakta ve artık istavrit, mezgit, hamsi ve denizanası dışında çok fazla deniz mahsulüne rastlanamamaktadır.

Ä°stanbullu balıkçılar bir köpekbalığı cinsi olan camgözden pek fazla hoÅŸlanmazlar ama balıkları kaçırıp, balıkçılara imkân tanımadığı hâlde yunus balığını ise her zaman “uÄŸurlu” sayarlar.

Åžehirde kıyıdan olta balıkçılığı her zaman ve her dönemde yapılagelmiÅŸtir ve Galata Köprüsü’nde, BoÄŸaziçi’nin akıntı burunlarında yani Çengelköyü’nde, Arnavutköyü’nde, Kandilli’de balık tutan Ä°stanbullular, Ä°stanbul fotoÄŸrafının daimi bir pozu olmuÅŸtur.


DiÄŸer Hayvanlar

Bir zamanlar Ä°stanbul koru ve ormanlarında çokça rastlanan çakal, tilki, tavÅŸan, gelincik, kirpi, köstebek, kaplumbaÄŸa gibi hayvanlar gün geçtikçe azalmakta, buna karşılık yine Orman Ä°daresi tarafından karacalar yetiÅŸtirilip doÄŸaya salınmaktadır.

Ä°stanbulluların Gülhane Parkı içerisinde bulunan eski hayvanat bahçesi ne yazık ki kapatılmıştır ve ÅŸehrin yakınlarında ancak BayramoÄŸlu’nda bir hayvanat bahçesi yer alır.

Eski Ä°stanbul’da ayrıca sakız koçu ve horoz yetiÅŸtiriciliÄŸi Ä°stanbul’un kendine has merakları arasında yer alırdı.
 
Kaynak : Bu veriler Ä°stanbul Ä°l Kültür ve Turizm MüdürlüÄŸü'den saÄŸlanmıştır.