Tulumbacılar Sokak
Ressam Ali Rıza Sokak’ının devamı olan bu sokak, Hava Subayları Orduevi ile son bulmaktadır. Mehmet Ali Paşa ve Hasbahçe sokakları ile kesişmektedir.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
Tulumbacılar Sokak
Tulumbacılar Sokak
Ressam Ali Rıza Sokak’ının devamı olan bu sokak, Hava Subayları Orduevi ile son bulmaktadır. Mehmet Ali PaÅŸa ve Hasbahçe sokakları ile kesiÅŸmektedir. Üsküdar Harem sahil yoluna paralel uzanmaktadır. Ressam Ali Rıza Sokak’ın devamı olan bu sokak, Hava Subayları Orduevi ile son bulmaktadır. Sokak adını kurulduÄŸu yıllarda binası burada bulunan Üsküdar Tulumbacılar Ocağı’ndan almaktadır. Osmanlı Devleti’nde Yeniçeri Ocağı’na baÄŸlı olarakDergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı adıyla 1720 yılında kurulan Ä°tfaiye TeÅŸkilatı ilk ÅŸubelerinden birini de Üsküdar’da açmıştır. BaÅŸbakanlık Osmanlı Ocağı’nın Üsküdar Tulumba Ocağı’nın iki adet isim ve maaÅŸ defteri bulunmaktadır. Yeniçeri Ocağı’nın 1826’da kaldırılması ile bu ocak da laÄŸv edilmiÅŸ ve yerine 1827 yılında yarı askerî bir Ä°tfaiye TeÅŸkilatı kurulmuÅŸtu. Ancak halk onlar için uzun süre tulumbacılar adını kullanmaya devam etmiÅŸti. Üsküdar Ä°tfaiyesi Ahmediye Camii önünde idi. Üsküdarlı tulumbacılar sıkıştığı zaman KabataÅŸ Ä°skelesinde nöbetçi bekleyen yangın kayıkları ve vapurları aracılığı ile Rumeli yakasından yardım da almakta idi. 23 AÄŸustos 1908’de yaÅŸanan Ä°stanbul sur içindeki yangının ÅŸiddetlenmesi üzerine Üsküdar tulumbacıları da yardım için karşı tarafa gitmiÅŸlerdi. Ä°lk yıllarda çam tulumbalarla yangınlar söndürülmeye çalışılmakta idi. Bu çam tulumbaların bir bölümü de idi. BaÅŸlarına bakır tas giyen itfaiyeciler baÅŸarılı görevlerden dolayı sık sık ödül de almakta idiler. Üsküdar’da iki büyük yangın tulumbası vardı. Üsküdartulumbacılarının bilinen ilk yöneticisi 1857’lerde Hacı Osman AÄŸa idi. Sultan II. Abdülhamid döneminden Mütareke yıllarına kadar Hacı Ahmed AÄŸa, Hazer AÄŸa, Ä°smail AÄŸa, Asitaneli Ä°stavri AÄŸa, Hüseyin Efendi, Seyyid Ahmed Hamdi Efendi ve Parsih oÄŸlu Dikran AÄŸa ve Seyyid Ahmed Hamdi Efendi Üsküdar Tulumba MüdürlüÄŸü yapmışlardı. Bunlardan II. MeÅŸrutiyet’in ilk günlerine kadar müdürlük yapan Ahmed Hamdi Efendi; Selanik GümrüÄŸü Kâtibi Arif Efendi’ye kefil olmuÅŸ, ancak onun borcunu ödeyememesi üzerine Ahmed Hamdi Efendi’nin mal varlığı araÅŸtırılmış, maaşından baÅŸka geliri olmadığı için maaşının dörtte birine el konulmuÅŸ, kendisi de baÅŸka bir memuriyete tayin edilmek üzere azledilmiÅŸti. Tulumbacılar Sokak’ta bulunan en önemli tarihi yapılar Ayazma ÇeÅŸmesi, Ayazma Sarayı, Basmacılar Çarşısı ve Mevlevihane Mescidi idi. Ayazma Semti ismini; bu gün Mehmet PaÅŸa DeÄŸirmeni Sokağı ile Tulumbacılar Sokağı’nın birleÅŸtiÄŸi yerde bulunan bir apartman bahçesinde bulunan ayazmadan almıştır. Bizans devrinden zamanımıza intikal eden ve adı bilinmeyen bu ayazma, kesme taÅŸ ve tuÄŸla hatıllı olarak yapılmış küçük bir yapı idi. Bugün bulunduÄŸu apartmanın kömürlüÄŸü olarak kullanılmaktadır. Suyu, bir kanalla hemen önündeki gazinonun içine getirilerek akıtılmıştı. Ayazma Sarayı, AyazmaCamii’nin sol tarafında idi. Basit krokiden de anlaşılacağı üzere etrafı, Tulumbacılar, VelioÄŸlu ve Åžemsi PaÅŸa Bostanı sokakları ile çevrilmiÅŸ olup geniÅŸ bir alanı kaplıyordu. Sarayın arkasındaki bahçe, Rum Mehmet PaÅŸa Camii’ne kadar uzanıyordu. Ayazma Camii’nin bulunduÄŸu yerler, bu sarayın gezinti yeri idi. Hemen yanındaki Salacak Bahçesi, Mihrimah Sultan’ın kızı AyÅŸe Sultan’ın bahçesi idi. Ayazma Sarayı’nın ince tuÄŸladan yapılmış mutfak ocağı ve çeÅŸmesi, Tulumbacılar Sokağı’nın sol tarafında, harap bir ÅŸekilde yakın zamana kadar mevcuttu. Ayazma Camii’nin vakfı olan Basmacılar Çarşısı Ayazma Camiin hemen yanında ve Tulumbacılar Sokağı ile Mehmet PaÅŸa DeÄŸirmeni Sokağı arasında bulunuyordu. Mevlevihane Mescidi, Ä°mrahor semtinde ve DoÄŸancılar Caddesi ile Tulumbacılar Sokağı’nın birleÅŸtiÄŸi köÅŸededir. Üsküdar Mevlevihanesi, Galata Mevlevihanesi ÅŸeyhi Sultanzâde Numan Halil Dede tarafından kurulmuÅŸtur. Numan Halil Bey, YeÄŸen Ali PaÅŸa’nın oÄŸlu olup 1787’de dünya nimetlerinden vazgeçerek Konya’ya çekilmiÅŸ ve Mevlâna Dergâhı’nda çile çıkardıktan sonra Mevlevi olmuÅŸtu. Galata Mevlevihanesi meÅŸîhatinde bulunan Bakkalzâde Konyalı Ali Dede’nin vefatından sonra 24 Kasım 1786’da bu mevlevihaneye ÅŸeyh olmuÅŸtu. Numan Bey’in, üç yıl sonra meÅŸihatı alınmış, o da 1790’da Üsküdar’daki evini tadil ederek bugünkü mevlevihaneyi kurmuÅŸtu. Kendisi sekiz yıla yakın bir zaman ÅŸeyhlik yaptıktan sonra 3 Ocak 1799’da vefat etmiÅŸ ve semahanenin altında bulunan Dedegân Türbesi’ne gömülmüÅŸtü. MeÅŸhur Ahmed Vesim PaÅŸa da bu türbede gömülüdür. Mevlevihanenin en son Åžeyhi Ahmet Remzi Akyürek merhumdu. Mevlevihane Semahaneden ayrı bir ÅŸeyh evi ve dedegân için hücrelerin olduÄŸu meÅŸrutadan meydana gelmektedir. Åžadırvanı sonradan ilave edilmiÅŸtir. Havuzu ve haziresi orijinaldir. 1960’larda var olan DoÄŸancılar Caddesi ile Tulumbacılar Sokağı’nın kesiÅŸtiÄŸi köÅŸedeki “Ä°mrahor Simitçi Fırını”nın bile artık yerinde yeller esmektedir.
YORUMLAR