Sümbülzâde Sokak



Hasbahçe Sokağı’nı Şemsi Paşa Caddesi’ne bağlayan sokak, Çeşmeyi Cedid Sokak ile kesişmektedir. Üsküdar’ın Aziz Mahmud Hüdâî Mahallesi sokaklarındandır.


Sümbülzâde Sokak

Sümbülzâde Sokak

Hasbahçe Sokağı’nı Åžemsi PaÅŸa Caddesi’ne baÄŸlayan sokak, ÇeÅŸmeyi Cedid Sokak ilekesiÅŸmektedir. Üsküdar’ın Aziz Mahmud Hüdâî Mahallesi sokaklarındandır. Salacak Ä°skele Caddesi’ni Hüdâî Mahmud Sokağı’na ulaÅŸtıran sokaktır. Sokak aynı zamanda Dr. Suphi Ezgi ve DavudoÄŸlu sokakları ile kesiÅŸmektedir. Üsküdar’da, DoÄŸancılar Camii’nin yanında yer alan bu sokak adını meÅŸhur Divan ÅŸairlerimizden Sümbülzâde Vehbi Efendi’den almıştır. Sümbülzâde Vehbi (1720 – 1809) yazdığı rücû ÅŸiirleri ile ün yapmış olan 19. yüzyıl Divan ÅŸairlerimizdendi. Sümbülzâde, Mora’da doÄŸup büyümüÅŸtü. Divanındaki bir ÅŸiirden Moralı Süleyman adlı bir ÅŸeyhin mürîdi olduÄŸu anlaşılmaktadır. Yazdığı ÅŸiirlerde hem hece, hem de aruz veznini kullanmıştır. Divan edebiyatı türlerinden Rücû sanatının öncülerindendi. Rücu, yazılan ilk dizenin anlamının tahmin edilenden çok daha farklı olduÄŸunu, ikincidizede anlatan bir sanattır. Sultan II. Mahmud ona: “Bana öyle bir beyit söyle ki, ilk dizesinin sonunda “Cellât” diye bağırırken ikinci dizenin sonunda sana bir kese altın bağışlayayım” emrini verince, o da bu konudaki meÅŸhur rücû ÅŸiirini yazmıştı. Onun çocuklar üzerine yazılmış ilk eserlerden olan ve oÄŸluna ahlak ve görgü dersleri vermek için yazdığı “Lütfiye”si çok meÅŸhurdur. 18. yüzyılda kadılıklar ve siyasi görevlerde bulunan ama daha çok zevk ve eÄŸlence ÅŸiirleri yazmakla ünlenen Sümbülzâde Vehbi, “Åževkengiz” adını verdiÄŸi eseri bir kadın düÅŸkünü ile bir erkek düÅŸkünü arasındaki tartışmayı da kaleme almıştı. Özellikle mizah konusunda üstad idi. Sümbülzâde Vehbi, Lütfiye’sinde dilencilerden bahsederken: “Ä°ÅŸiden Yûnus ilahisi sanur/Bu edasın gören âdem usanur” derken bu konuda ne derece kabiliyetli olduÄŸunu da göstermektedir. Fahriye adı verilen övgü ÅŸiirleri ve yeni yapılan binalar için yazdığı kitabeleri ile de yakın tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Siyasi olaylara da karışmış ve bu yüzden bir ara Manisa’ya sürülmüÅŸtü. 29 Nisan 1809’da ölmüÅŸtür. Sokakta bulunan en önemli yapılar Åžeyhülislâm Minkarizâde Yahya Efendi Medresesi ve Ali AÄŸa Sıbyan Mektebi idi. Åžeyhülislâm Minkarizâde Yahya Efendi Medresesi, Sümbülzâde Sokağı ile Açık Türbe Sokağı’nın birleÅŸtiÄŸi yerde ve Açık Türbe Sokağı’nın saÄŸ köÅŸesindedir. Medresenin hangi tarihte yapıldığı belli deÄŸildir. Yahya Efendi Kasım 1662’de ÅŸeyhülislâm olmuÅŸ ve Ocak 1678’de vefat etmiÅŸtir. Medresesini 1665 tarihlerinde yaptığı sanılmaktadır. Sümbülzâde Sokağı’na açılan kapıdan, zemini toprak bir avluya girilmektedir. Oldukça büyük, kare plânlı avlunun ortasında kitabesiz bir kuyu bileziÄŸi vardır. SaÄŸ ve sol tarafında medrese odaları, tam karşıda ise dershane yer almıştır. Dershanenin saÄŸ tarafında ise helâ vardır. Sol taraftaki odalar Açık Türbe YokuÅŸu üzerinde bulunduÄŸundan fevkani idi. Sultan Selim, pekiyi olmayan saÄŸlığına iyi geldiÄŸine inandığı için, sık sık paÅŸanın “Åžerefâbâd” isimli bu yalısına gelirdi. Åžemsi PaÅŸa Bostanı Sokağı ile Has Bahçe Sokağı’nın birleÅŸtiÄŸi noktada Abdülaziz Efendi ÇeÅŸmesi ve namazgâhı yer alır. Bir zamanlar aynı sokak üzerinde ve bu çeÅŸmenin karşısında Sultan II. Mahmud’un 1814 tarihli bir çeÅŸmesi ve Adliye Camii ile karakolu bulunmakta idi. Namazgâh 1765-66 tarihlidir ki çeÅŸmenin de o tarihlerde yapılmış olması muhtemeldir. Bugün yalnız namazgâhın kitabesi bilinmektedir. Bu sokakta bulunan Rum Mehmet PaÅŸa Ä°mareti’ne ait kalıntılar bugün de görülebilmektedir. Ä°maret Rum Mehmet PaÅŸa Cami’nin kuzeydoÄŸusunda bulnuyordu. Kalıntılardan anlaşıldığı kadarıyla iki sıra tuÄŸla bir sıra taÅŸ, ahÅŸap hatıllı inÅŸa edilen yapı tonoz örtülüydü.