HİKMET BARUTÇUGİL - EBRU SANATÇISI



Ebru Sanatı ile tanışmam bundan 39 sene öncesine, 1973 yılına tekabül ediyor. O günlerde gönlüme düşen bu aşk, tıpkı ilk günkü tazeliği ile hayatımın çok önemli bir kısmını kapsıyor.


HİKMET BARUTÇUGİL - EBRU SANATÇISI

Ebru Sanatı ile tanışmam bundan 39 sene öncesine, 1973 yılına tekabül ediyor. O günlerde gönlüme düÅŸen bu aÅŸk, tıpkı ilk günkü tazeliÄŸi ile hayatımın çok önemli bir kısmını kapsıyor. Zannediyorum, sanatına derinden baÄŸlı herkes bu duyguya aÅŸinadır. Ebru Sanatı ile ilk karşılaÅŸmam Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eÄŸitim aldığım yıllarda, çok deÄŸerli hocam rahmetli Emin Barın’ın vesilesiyle oldu. O dönemde geleneksel sanatlar birkaç üstat tarafından gerçek bir aÅŸkla icra edilse de, toplum genelinde pek tanınmıyor ve ilgi görmüyordu. Yani bugün benim de sevinerek ve duygulanarak izlediÄŸim birçok geliÅŸmeden, ülkemizin hemen her ilinde açılan farklı atölyelerden, bu atölyelerde gönüllerine bu sanatların aÅŸkı düÅŸmüÅŸ yüzlerce öÄŸrenciden, üniversitelerde açılan bölümler ve verilen derslerden ve her gün çoÄŸalarak artan sergilerden hiçbir iz yoktu. Sevgili hocamın o yıllarda geleneksel sanatlar için duyduÄŸu haklı endiÅŸeleri, bizleri unutulmaya yüz tutmuÅŸ bu sanatlara yönlendirme çabasını ve gerçekten bu sanatlarımıza olan ilginin azlığını iÅŸaret etmek için hocamızın bize aktardığı bir anekdotu paylaÅŸmak isterim. O günlerde Ä°stanbul Üniversitesi cümle kapısının restorasyonu yapılmıştı. Türkiye’de onu restore edecek uzman varken her ne hikmetse bulamamışlar, Ä°spanya’dan uzman getirip o kitabeyi tamir ettirmiÅŸlerdi. Rahmetli hocam bu olaya çok kızmış ve kırılmıştı. Bu kadar zengin kültür mirasımıza sahip çıkılmazsa bunlar kimlerin eline kalacak diye düÅŸünür ve Ä°spanyol’un, Fransız’ın, Ä°ngiliz’in bizim eserimizi tamir etmesini anlamsız bulur, sitemle karışık bizi eski sanatlara teÅŸvik ederdi. Bunun üzerine hat sanatına baÅŸladım. Ve hocamın tavsiyesiyle eski hat örneklerini görmek üzere Süleymaniye Kütüphanesi’ne gittim. Oraya gittiÄŸimde hat örneklerinin dışında ebru çalışmalarını gördüm. O zaman kadar ebru ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. Nasıl yapıldığını bilmiyordum. Tabi insan eÄŸitim almaya baÅŸlayınca daha bir aÅŸkla, ÅŸevkle sanat eserlerine yaklaşıyor, onları ciddiye alıyor. Akademide renk bilgisi alıyordum, ama baktım iÅŸin içinden çıkamıyorum. Boya izi yok, fırça izi yok. Hocama anlattım ve o gün bugündür kendi kendime bu sanatı öÄŸrenmeye çalışıyorum. 

Sanatın kendisi bir geliÅŸimin süreci olduÄŸu için, 39 yıl geçse de öÄŸrenciliÄŸimin bitmeyen bir süreç olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Sadece gönlümü ortaya koyarak çıktığım bu uzun yolculukta, kiÅŸisel çalışmalarımın yanı sıra baÅŸta birçok Ebru sevdalısının buluÅŸma, hep birlikte öÄŸrenme ve Ebru’nun güzelliklerini keÅŸfetme noktası olan Ebristan olmak üzere birçok farklı platformda bu sanatı öÄŸrenmek isteyenlerle buluÅŸuyor, böylece öÄŸrenme sürecime ara vermeden devam edebilme ÅŸansını yakalıyorum.

 

Ebru Sanatı benim için; göründüÄŸünün ötesinde, çok yönlü ve derinlikli bir sanat... Çünkü; suyun yalınlığı, renklerin düÄŸünü, insanın duyguları, doÄŸanın kusursuzluÄŸu ebru sanatında buluÅŸur. Ebru, fikre düÅŸtüÄŸü ilk andan, gözle buluÅŸtuÄŸu son ana kadar kendine has mistisizmini asla yitirmeyen bir ifade ÅŸeklidir.

 

Ebru, görsel zarafetinin yanı sıra bizlere mikro ve makro âlemlerden, çıplak gözün göremeyeceÄŸi ilginç güzellikler sunar. 

Venüs gezegeninden gelen fotoÄŸraflar, bir kan hücresinin elektro mikroskoptaki görüntüsü, bir sabun köpüÄŸünün yüzeyinde oluÅŸan ya da arabalardan damlayan yaÄŸların yaÄŸmur suyunda oluÅŸturduÄŸu desenlere, muhtelif yeryüzü fotoÄŸraflarına, toprak katmanlarına, mermer desenlerine çok benzemektedir.  Tıp doktorlarının kullandığı histoloji atlaslarındaki, yüzlerce, binlerce defa büyütülmüÅŸ resimlerin hemen hepsi ebru görünümündedir. 

 

Acaba ebrular; beÅŸer idraki ile anlaşılması, görülmesi zor olan soyut olayların görünür hale gelmesini saÄŸlayarak bizlere bazı dersler mi vermek istiyor? Mikro veya makro kozmostan haberler mi veriyor? Yoksa yaradılışla ilgili sırlar mı ifÅŸa ediyor? Ebru öyle bir ÅŸey ki; anlamak, tarif etmek sanki sonsuzluÄŸu anlatmak gibi.  Ebru; varlıklar görüntüye gelmeden, ilmi ilahide veyahut nasıl isimlendirilecekse daha hiçbir ÅŸeyin olmadığı; biçimlerin, ÅŸekillerin oluÅŸmadığı bir dönemde yani Allah var daha baÅŸka hiçbir ÅŸey yok iken, kendinde saklı olan hazineyi dışarı salmak istemesinden önce kendi beÅŸer idrakimiz ile algılayabildiÄŸimiz, varlığını tahmin edebildiÄŸimiz görüntüler mi? Kullandığımız kelimelerle bunları ifade etmekten aciziz. Ä°lmi, ezeli diye tabir ettiÄŸimiz Allah’ın düÅŸünceleri, hayalleri gibi sözler söylüyoruz ama bunlar hep beÅŸerlikle ilgili ifadelerdir. Bizler, istesek de istemesek de bu beÅŸerlik kalıplarından soyutlanamıyoruz. Her ÅŸeyi kuÅŸatan O, bizlerde kuÅŸatılanız. KuÅŸatılan, kuÅŸatanı ne ile, nasıl ifade edebilir ki. Allah, bir ifadesizliktir.  Ebru, sanki bu ifadesizlik içindekileri ÅŸekil olarak görüntüye gelmeyen mahlûkatın ana dokuların sonsuzluÄŸunu, önsüzlüÄŸünü çaÄŸrıştırıyor gibi. Bu ifadelere sığmaz özelliÄŸinin, güzelliÄŸinin iç içe iç içe, uzantılarını veriyor. Dolayısı ile sonunu göremiyoruz. Hep sonsuzluk, hep sonsuzluk... Ebru, görüntünün arka plandaki ilahi güzellikleri, bazen çıplak gözle görülmeyen görüntüleri, önü ve sonu olmayan güzelliklerin suyun üzerinde belirli kesitler halinde yakalanarak bizlere gösteriyor. Su da oluÅŸan ÅŸekiller: “Her ÅŸeyin sudan yaratıldığını bilmezler mi, inanmazlar mı” ayetini de hatırlatıyor. Ä°ç içe bir gizem ve esrar yumağı, çöz çözebilirsen. Bu karmaÅŸanın sonu nedir, nerededir? Henüz bilmiyorum. Ancak, su üstünde olup bitenlerin amacı, galiba sadece renkli kâğıt hikâyesi deÄŸildir. Gönül gözü ile bakanlar için eÅŸsiz hazlar tattırabilir.  

 

Ayrıca Ebru’nun terapi özelliÄŸine sahip olduÄŸu, bu tarihi sanatın meraklıları için tartışılmayan bir gerçektir... Ebrunun en karakteristik özelliÄŸi, kullanılan doÄŸal malzemelerdir. Sığır ödü, doÄŸal kitre zamkı, toprak ve bitki renkleri ile fırça yapmak için gül dalı ve atkuyruÄŸu kullanılmaktadır. Bu gizemli sanatın geleneksel ve tedavi edici yanını görebilmek için doÄŸal malzemeleri kullanmanın önemini asla inkâr edemeyiz. Bu doÄŸallık, tabiatta görmeye alıştığımız ahengin kendi içinde bir tedavi etkisini zaten oluÅŸturuyor.

 

Bunların yanı sıra Ebru Sanatı, öÄŸrencilerimde sıklıkla gözlediÄŸim üzere kiÅŸiye iletiÅŸim kurmak, kendine güveni saÄŸlamak, kendini teslim ederek inanç duygusunu geliÅŸtirmek ve sabit fikirlerden kurtulmak gibi pozitif düÅŸünceler aşılıyor. Böylece bu sanatı icra edenler, modern zamanların koÅŸturmacısı içinde iyice bilinçdışına itilmiÅŸ bir durum olan sanat, hilm (huylarda meydana gelen yumuÅŸaklık) ve incelik hislerini yansıtmaya, yaÅŸananlara daha farklı bir bakış açısı ile bakmaya baÅŸlıyor.

Ebru Sanatını yaÅŸatmak için sürekli güncellememiz ve günlük hayatımızın bir parçası haline getirmemiz gerektiÄŸine derinden inanıyorum. Bunun için yukarıda bahsettiÄŸim terapi özelliÄŸinin yanı sıra, Ebruyu sadece kağıt üzerine uygulamakla kalmayıp uzun yıllardır sanatın güzelliÄŸini cam, ahÅŸap, seramik ve kumaÅŸ gibi farklı yüzeylere taşımaya yönelik çalışmalar yapıyorum. Elbette bu çalışmalarımda köklerimizden asla kopmayarak günlük hayatımızda, baktığımız her yerde geleneksel sanatlarımızdan izler görmeyi amaçlıyorum. 

 

Bunun sebebi ise çok açık... Ülkemiz, uluslararası arenada var olmayı hedefleyen bir ülke. Ancak, küreselleÅŸmenin kıskacındaki dünyamızda bu hedefe yürürken yaÅŸayacağımız en ufak bir kültürel kopukluk bizleri amacımızdan uzaklaÅŸtırmakla kalmaz, kaybolmamıza da sebep olur. Çünkü uluslararası olmanın ilk ve temel prensibi önce ulusal olmaktır. Büyük medeniyetlere baktığımızda, hepsi kültür ve sanatları ile var olmuÅŸtur. Bu var oluÅŸ da ancak geleneksel sanatlarımız gibi kendi öz kültürümüz ile gerçekleÅŸir. 

 

Ebru Sanatı görüldüÄŸü gibi bir resim sanatı olmakla beraber, resim sanatı olmaktan ibaret deÄŸildir. Aynı zamanda nükteli bir ÅŸiir, yumuÅŸak bir ezgidir de... Ebru, gücü zaman üzerinde oynamaya yeten, dans eden bir figürdür-tıpkı adını telaffuz ederken olduÄŸu gibi-: EBRU! 

 

 

kaymekten alıntıdır....