ÇAKALDAĞI MEZARLIĞI
ÇAKALDAĞI MEZARLIĞI
ÇAKALDAĞI MEZARLIĞI
“Åžâhide” kelimesi, ÅŸâhitlik konusunda kullanıldığında ‘kadın ÅŸâhit’ anlamına geliyor. Ancak, ölüm ve mezarlıklar konusunda kullanıldığında, ‘mezar taşı’ anlamına geliyor. Fakat, öyle sıradan mezar taÅŸları deÄŸil elbette. Hani ÅŸu üzerinde hüsn-i hatt’la yazılar yazan, motiflerle bezeli, son derece zarif duran ve her biri ayrı bir sanat eseri olan mezar taÅŸları. Sözlük ifadesiyle, “Mezara dikine dikilen ve üzerinde yazı ve çiçek motifi bulunan baÅŸ ve ayak taÅŸları.”
Kısıklı Mahallesi’nde, bir tarafı Alemdağı Caddesi’ne, diÄŸer tarafı Ferah Caddesi’ne bakan Çakaldağı Mezarlığı’nın ÅŸahide’leri, hayatın da ölümün de ÅŸahitleri olarak, caddelerde yürüyenlere de, yanlarından belediye otobüsleri ve minibüslerle geçenlere de, “son durak”ın mezarlık olacağını fısıldıyor. Mezarlardaki ölüler yatay vaziyette dururken, ÅŸâhideler dik duruyor. Kimbilir belki de ÅŸahitlik yapmak mermer gibi saÄŸlam olmayı ve dik durmayı da gerektiriyor. Nitekim, ÅŸâhideleri devrilen ölüler zamanla kaybolup unutulabiliyor…
Merhum Necip Fâzıl Kısakürek, “Canım Ä°stanbul” ÅŸiirinde ÅŸöyle söylüyordu:
“Åžahadet parmağıdır göÄŸe doÄŸru minare;
Her nakışta o mânâ: ÖleceÄŸiz ne çare?...”
Bizim kültürümüzde mezarlıklar, yerleÅŸim yerlerinin dışına deÄŸil içine kurulur. Böylece, hayatta kalanlara birgün kendilerinin de mezara gidecekleri hatırlatılarak, kötülüklerden uzak durmaları ihtar edilir.
Müslümanlar için ölüm bir son deÄŸildir. Ölüm ve mezar, baÅŸka bir dünyaya geçiÅŸin kapısıdır. Bu kapı, her an açılabilecek bir kapıdır. Hayatla iç içedir. Tıpkı, mahalleyle mezarlığın iç içe olduÄŸu gibi. Bu yönüyle ölüm, kendisinden kaçılan bir korku deÄŸildir. Dolayısıyla da mezarlıklarımız aynı zamanda ÅŸehirlerimizin en yeÅŸil alanlarından birisidir. AÄŸaçlarla, çiçeklerle dolu, korkutan deÄŸil dinlendiren, huzur ve sükûnet telkin eden mekânlarıdır. Oysa yabancı sinema filimlerinde mezarlıklar hep ürkütücü, hatta akıl almaz korkunçluklarla dolu, dehÅŸet veren mekânlar olarak yansıtılır. Bizim kültürümüzde ise mezarlık bir ibret ve nasihat, bir tefekkür mekânıdır.
Necip Fazıl Kısakürek,
“BoÄŸaz gümüÅŸ bir mangal, kaynatır serinliÄŸi;
Çamlıca’da, yerdedir göklerin derinliÄŸi”
diyerek Çamlıca’nın güzelliÄŸine özel bir vurgu yaparken, hayatın ölüme bakan tarafını da Karacaahmet Mezarlığı için söylemiÅŸti.
“Karacaahmet” ÅŸiirinde
“Deryada sonsuzluÄŸu fikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!”
diyen ÅŸair, “Canım Ä°stanbul” ÅŸiirinde de
“Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
BeyoÄŸlu tepinirken, aÄŸlar Karacaahmet…”
diyerek, mezarlığın taşıdığı deÄŸerleri özetlemiÅŸti
Karacaahmet Mezarlığı’na hiç de uzak sayılmayacak olan Çakaldağı Mezarlığı da aynı kültürün bir parçası elbette. Kısıklı Mahallesi de, bu ismi almadan önce vaktiyle Çakaldağı adıyla anılırmış. Çakaldağı Mezarlığı, mahalle sakinlerinden vefat edenleri barındırdığı gibi, yüzyıllar öncesine uzanan tarihten de ÅŸâhideler taşıyor.
Ä°ÅŸte, kabir yerlerine arÅŸiv kayıtlarında, yazılı eserlerde rastlanan ve ÅŸahideleri okunarak burada yattıkları tesbit edilen tarihî ÅŸahsiyetler:
1185 (1771) Kafesî destarlı. Divan-ı Hümayun Hacegânından sabıka yeniçeri efendisi Ä°mam Hasan Efendi. (Sicill-i Osmanî, 2/56)
1196 (1782) Büyük molla sarıklı ÅŸahide. Ä°mam-ı ÅžehinÅŸahî, es-seyyid el-hac Osman Efendi.
1284 (1867) Bende-i al-i aba vakıf-ı esrar, Nizamiye Evrak Müdürü Åževket Baba.
1320 (1902) Evkaf-ı Hümayun Örümcek Müdürü Hüseyin Efendi’nin eÅŸi Emine Hanım.
1321 (1903) Hazine-i Hümayun 3. kâtibi Åžair Åževki Bey. (Ä°nal, Son Asır Türk Åžairleri, s. 1795)
1937 Åžeyhü’l Vüzera Nuri PaÅŸa’nın kızı Tayye (Atıyye) Hanım’ın eÅŸi Halid Bey.
1969 “Kalbi her zaman vatan aÅŸkı ile dolu” olduÄŸu ifade edilen Türk devlet adamı Yusuf Kemal TengirÅŸek.
1980 Nazlı Tengirşek (Doğumu 1891)
1986 Spor gazeteciliÄŸinin öncüsü Namık Sevik.
Tarihi olmayan fesli bir ÅŸahide, mezarlık kulübesinin karşısındadır. “Moravî Åžeyh Ahmed Necib Efendizade saadetlu Mehmed Hayrullah PaÅŸa Hazretlerinin harem aÄŸalarından Mehmed Mercan AÄŸa’nın tarih-i irtihalleridir:
“Çar erkân cihandan çıktı fücceten itdi Mehmet Mercan.”
(Kaynak: Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, Üsküdar Belediyesi Üsküdar AraÅŸtırmaları Merkezi Yayın No: 3, Temmuz 2001, 2. Cilt, s. 662)
kısıklı mahallesi blog...alıntı...
YORUMLAR